Fransa’da başlayan “sarı yelekliler” eylemini ilgiyle, merakla izliyoruz. Giderek sınıfsal bir savaşım biçiminde yayılan, bazı Avrupa ülkelerine de sıçrayan eylemlere başkaldırı, isyan da diyebiliriz.

Peki hiç merak ettiniz mi dünyada ilk ayaklanmanın, isyanın ne zaman yapıldığını? Osman Akbaşak merak etmiş, araştırmış, M.Ö. 133-129 tarihleri arasında Bergama’da yaşanan, dünyanın ilk köle ayaklanması olarak tarihe geçen olayı romanına taşımış: “Güneşe Çağrı: Aristonikos İsyanı” (*)
Geçtiğimiz hafta bu romanla ilgili bir izlence vardı İzmir’de Türkân Saylan Kültür Merkezi’nde. Yunus Bekir Yurdakul’un sıcak sunumu; Şadan Gökovalı’nın, Bahri Karaduman’ın, Esra Abalı’nın donanımlı konuşmaları ilgiyle, beğeniyle izlendi.
Şadan Gökovalı’nın metnini TRT’nin unutulmaz spikerlerinden, yazın dostu Fikret Alan seslendirdi: “Bekliyordum; gözlerimi deniz feneri, kulaklarımı anten yaparak bekliyordum: Bir babayiğit kalem çıksa da şu konuyu tarihin tozlu sayfalarından edebiyatın aydınlık sayfalarına aktarsa.”
Evet babayiğit bir kalem çıktı; televizyondaki izlencelerinden, dernekçiliğinden, romanlarından tanıdığımız Osman Akbaşak, “Güneşe Çağrı Aristonikos İsyanı” yapıtını okurlara sundu.

Eğitimci, yazar Bahri Karaduman da konuşmasında bu yapıt için şunları söyledi: “Bu roman masa başında yazılan bir kurgu romanı değil. Osman Akbaşak, çok büyük bir arşiv taramasıyla 32 kaynak kitap belirlemiş. Bu kaynaklardan yararlanarak tarihsel gerçeklere ulaşmış. Olayların geçtiği yöreleri gezerek, coğrafi özelliklerini belirleyerek; çok daha önemli olduğunu düşündüğüm önermelerle kent planlamacılarına ve yöneticilerine yeni ufuklar açmış.”
Osman Akbaşak, “Arkeopark İzmir’den Düş Yolculukları” başlığıyla ve “8500” romanıyla başlattığı dizinin ikincisiyle buluşturdu bizi.
Kısaca özetlersek; Kral 3. Attolos, vasiyetinde Bergama'yı Romalılara bıraktığını açıklayınca, üvey kardeşi Aristonikos bir ayaklanma başlatır. Aristokinos, ordusuna katılacak kölelerin özgür kalacaklarını duyurur. Köleler ona katılır, krallık ordusunun bir bölümü de onu destekler.
Aristokinos ayaklanması, bin yıllar sonra yine Batı Anadolu'da ortaya çıkacak Şeyh Beddrettin-Börklüce Mustafa ayaklanması gibi sömürüye son vermeyi, bir düzen değişikliği öngörür.

Aristokinos da, tıpkı Şeyh Bedrettin gibi, ayaklanmayı dinsel bir kimliğe büründürür. Foçalılar da Aristokinos'u destekler. “Aristonikos krallık üzerinde hak iddia ettiği için köleleri ve yabancı askerleri yanına alıp ‘Güneş İnsanları’ için yola çıkmış” tır. Ancak bu ayaklanma başarıya ulaşamaz, yarım kalır. Yengiler, utkular, sonrasında gelen yenilgi Aristokinos’un da sonunu getirir. M.Ö. 129 yılında boğularak öldürülür!
Bir bakıma bu isyan, Bergama'ya "ilk sınıf mücadelesini başlatan kent" sanını kazandırır.
Akbaşak, dünyadaki ilk başkaldırıyı M.Ö. 130’lardan alıp gelecek 2138 yılına değin düşsel, kurgusal yolculukla, sade, akıcı bir dille anlatıyor. Emre’yle, Ada’yla, Ece’yle, Efe’yle bir zaman tüneline sokuyor. İzmir’den Bergama’ya yol alırken, antik kentlerle de buluşturuyor bizi.
Bir yandan Aristonikos ayakkalanmasına odaklanırken, bir yandan da Şeyh Bedrettin, Torlak Kemal, Börklüce Mustafa kalkışmasının izlerini sürüyoruz.
Benim gibi 41 yıllık İzmirli, İzmir tutkunu Osman Akbaşak’ı verimli üretimleri için kutluyorum.
(*) Güneşe Çağrı, Aristonikos İsyanı, M.Osman Akbaşak romanı, Kasım 2018, Şehir Hatları Y., 206 sayfa