Değerli okurlarım, lafazanlık yapmadan baklayı ağzımdan çıkarayım: Gündem karışık…

Her hafta yazıma başlarken veya sonunda “iyi haftalar” ya da “…. Kazasız, belasız, şamata ve patırtısız haftalar” diliyordum. Ama bir yılı aşkın süredir ülkemizin üstüne karabasan gibi çöken olaylar yüzünden maalesef “Ortaya karışık” menüler sunan esnafa döndüm…

Örneğin; önce Kovid-19, sonra kapanan okullar ve uzaktan eğitim, aşısız dolaşan insanlar, vakalar ve ölenler, sel baskınları… Yurdun dört bir yanını saran orman yangınları…

Yetmedi; dört şeritli, konforlu otoyollarımıza rağmen adım başı şarampole uçan ya da önündeki diğer araca çarpan, direksiyon başında uyuklayan şoförler! Basın organlarında çıkan resim ve kabarık ölüm sayıları! Tıpkı, faili meçhul cinayetler serisi gibi…

Arife tarif gerekmez; yukarıda saydığım konular ve rakamlarla kırmızıya boyanana haritalar durumu anlatıyor…

Bakın! Sunduğum ortaya karışık menüde (!) işsizlik, atanamayan öğretmenler, sağlık çalışanları, evine ekmek götüremeyen vatandaşlar, namus cinayetleri vs. yok!

Bütün bu olayları önleyecek ya da vatandaşı teselli edecek olan da, siyasetin iktidar kanadı ve muhalefetin çok sesli korosu! değil mi?

O da bizde “taze bitti” diyen pişkin siyasetçi tiplerinin medyatik savaşında ormanlarımız gibi “Yandı, bitti, kül oldu!” sözleri arasında çöl rüzgarları gibi ortalığı toz duman ediyor!

Aşılar geldi, herkes aşılandı mı? Korona bitti mi? Uçaklar, helikopterler tamam mı? Yangınlar söndü mü?

Dün kamu işçilerine yapılan zamlardan, 80 milyona vurulan tek doz aşılardan, sel, depremlerin sarılacak yaralarından bahsedildi. Yani, vatandaşın deyimi ile “pansuman niteliğinde” tedbirler söz konusu idi…

Seçim ve sandık, “cambaza bak!” politikaları ile yine rafa mı kalktı?

Vatandaş haber almak için medyaya güveniyor, ama bazı medya mensuplarına saldırılıyor, susturulmaya çalışıyor…

Yani, “kör tuttuğunu belliyor!” dedikleri yoksa bu mu? Bilemiyorum!

***

Ha sahi! Muhalefet kanadı liderlerinin vatan sathında yaptığı gezi ve yoklamalarda “Sandık” ve “Yüzsüzlük” konuları da gündeme geliyormuş! Hatta İzmir Milletvekili, gazeteci meslektaşım Atilla Sertel de geçen hafta birlikte olduğumuz bir toplantıda bu yüzsüzlüklerden söz etmiş, “Bunu daha sonra uzun uzun konuşuruz” demişti…

İnternette gördüğüm şu söz çok anlamlı idi: “Öyle insanlar var ki, demir paradan daha bozuk!”…

Şu yangın ortamında yüzü olmayan, utanmaz, sıkılmaz, çekinmez, arsız adamlar var ki, yüzüne tükürseniz “Yağmur yağdı” sanabiliyor!

Yüzsüzlüğün alıp yürüdüğü şu günlerde “Yüzsüzlük”ün kısa anlamı şu: “Yüzü olmayan, utanmaz, sıkılmaz, çekilmez arsız…”

Tabii, ikiyüzlü olan kişilerin de olduğu bir ortamda yaşıyoruz! Böyle bir arkadaşı olan kibar bir adam, canına tak demiş olmalı ki, ona şu teklifte bulunuyor: “Yüz nakli olmayı hiç düşündün mü? Masrafları ben karşılarım!”

Yüzsüzlüğün tarifi Türkçede olduğu gibi İngilizce, Almanca ve Rusça’ da aynı. Hatta o kadar çok söz var ki, saymakla bitmez. Hatta bu konuda hayli hikayeler, filmler çekildi…

***

Yazımın içinde “Seçim ve sandık” konusuna yer verdim. Muhalefet “Hemen”, iktidar ise “2013” diyor…

Biz bu tarihler üzerinde yorumlar yaparken, Türk sporunun “Batıya açılan Penceresi” İzmir’de, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) şube seçimi yapılıyordu…

Şube Başkanı, değerli kişiliği ile herkesin sevgilisi olan sevgili dostum Dr. Şaban Acarbay, delegelerden bir dönem daha görev talep etti. Değerli antrenörlerimize kendi tapusu olan bir lokal kazandıracağını belirten Acarbay’ın bu teklifi alkışlandı.

İnşallah ülkemizde halkın istediği seçimlerde bu anlayış içinde yapılır.