Güncellik, dünü bilmek, bugünü doğru okumak, yarını öngörmek diyalektiğine dayanan; bilgiden, görgüden, entelektüel duruştan beslenen yaklaşımdır. Peki, popülizm nedir? Bilgiye, görgüye, entelektüel duruşa dair hiçbir kaygısı olmayan; dün hakkında rivayetle, bugün hakkında savrulmayla, yarına dair “du bakali n’olcek”le yetinen ucuzluk, yavanlık, sıradanlık, vasatlıktır.

***

Fikr-i takipten nasipsizlik, fikri-sabitlikten medet ummak, iki dakika sonra “fikir”den de ürkmek, düşünceyi suça çevirmek, düşünmekten topyekûn vazgeçmek, düşünenden nefret etmektir. Yalanı, talanı, soygunu, vurgunu doğallaştırmaktır. Tutarsızlıklardan zerre kadar utanmamaktır. Her değeri, olguyu, kavramı, birikimi içi boşalmış kabağa çevirmektir. Ahlakı, onuru, bireysel ve toplumsal sorumluluğu “geç bunları, aş bunları” kuyusunda boğmaktır. “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı” ikiyüzlülüğünü makulleştirmektir. “Bu devirde fakirlik salaklıktır” demektir. “Benim memurum işini bilir” demek suçunu, atasözüne çevirmektir. “İş bilenin, kılıç kuşananın” sözüne “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyerek yardım ve yataklığı eklemek, hesabının sorulmayacağına güvenmek, ahalinin bütün bunların altında yatan korkunç gerçeği görmeyeceğini, fıkraya çevireceğini, gevşek kahkahalara meze edeceğini adı gibi bilmektir. Sıkışınca dine, milliyetçiliğe, hamasi nutuklara, asla yerine getirilmeyecek vaatlere sığınma ustalığını, tepe tepe kullanmaktır.

Vicdanı, ahlakı, erdemi, utanmayı, sıkılmayı çöpe çevirmek ama demagoji salatasında sos olarak kullanmayı asla ihmal etmemektir. Popülizm, o gün için ele geçirilmiş güçten, paradan, makamdan, mevkiden herkesin nasiplenebileceğine ama bunun için biat-icazet-sadaka çemberi içinde durulması gerektiğine, milyonları inandırabilmektir. Popülizm, bu dünyadaki keyf-ü sefayı kendine hak görürken, ahaliye gerçek hayatın öte dünya olduğunu öğretmektir. Bu rüzgârın peşinde koşup, laf yetiştirmeyi “itiraz” sananlara, habire gündem dayatıp, üç günde unutulacak saman alevi karşı çıkışlarla oyalanmalarını başarmaktır. Popülizm, en berbat ama en kolay, ucuz siyasettir.

***

Hal böyle olunca, mesela MEB’in yeni strateji planı, ölülerimizin gerçek sayısı, gazetecinin niye içeri alındığı, mesela “Bizim bir gölge kabine vardı, ne oldu o iş?” sorusu bırakın sormayı, merak bile edilmez. Popülizm, artık yalnızca egemenin malzemesi değildir çünkü. Dün unutulmuş, bugün şaşı gözlere ve akıllara emanet edilmiş, yarına dair öngörüde bulunmak gereksiz hale gelmiştir. En acısı, “demokrasi” algısının, popülizm mikrobuna yenilmesi ve entübe edilmesidir. Popülizm ordusu, kayıkçı kavgalarıyla asıl bu gerçeği gizlemektedir.

Güncel ile popülizm ayrımını bilmeden, gerçeği görmek ve davranmak olası değildir.