Dünyadan uzak deryaya yakın, deryadan uzak dünyaya yakın yeryüzü köşelerine dağılmış Göztepelilerin ömründen bir hafta daha geçerken… Şehri memleket İzmir’i ülkenin süper sıfatlı, bitirilmeye devam edilen fitbol liginde,  hep belirttiğimiz gibi, son yarım yüzyıldır olmamış bir şekilde beş sezon üst üste temsil etmeyi başarmış olan... Ama ligden düşme hakem rezaletleri nedeniyle kaldırılmazsa altıncı sezonu görememeyi haftalar öncesinden garantilemiş... Başkanı mücadeleyi 10 hafta öncesinden bırakmış, işe yarar oyuncularının çoğu teker teker takımdan uzaklaştırılmış, gözümüzün bebeği Göztepe... Bu sezonki son iç saha maçında Dörtlü Oligarşi’nin (Beşiktaş-Fenerbahçe-Galatasaray-Trabzonspor) BJK ayağına 0-2 mağlup olarak sezonu iç saha açısından kapatmış oldu...

Maça gelirsek... 

90 dakika kart yağmuru ile geçti... Göztepe her maça olduğu gibi bu maça da hareketli başladı... Ama zaten zayıf kadrodan, Göztepe’nin Çocuğu Halil Akbunar dahil ekstra eksikler olunca hücum yaratıcılığı iyice kısıtlı hale geldi. Buna rağmen taraftar desteğinin etkisiyle hareketli başlayan takımın bulduğu pozisyonlar, bu senenin klişe cümlesi ile bolca boşa harcanırken... Taraftar, takıma ve yönetime protestoya başladıktan sonra, kısa sürede yenen iki golle durum 0-2 oldu. Rencide edici bir sonuç mu gelecek derken... Maç sonuna doğru Adis Jahoviç’in de yaptığı gibi, tatile erken çıkmak isteyen, rakibin iki oyuncusu ardarda kırmızı kart görünce, maç Göztepe hakimiyetine döndü... Buna karşı ne yazık ki, penaltı pozisyonu dışında, sabaha kadar oynansa Göztepe'nin gol atacak hali yok gibiydi... Maç 0-2 bitti.

Bir kısa not Adis Jahovic için...  

Göztepe’ye geri gelmesi yoğun taraftar baskısı nedeni ileydi. Bunun da en azından benim açımdan en önemli sebebi, mağlubiyet durumunda gözünün bir taraftar tadında dönebilmesiydi. Bu sezonki formu kendi normalinin çok altındayken, kritik anlarda, aslında en çok inisiyatif almasını bekleyeceğim karakterken, çoğunlukla sorumluluktan kaçması, zaten zor bulunan gol pozisyonlarını sıkça çok kötü kullanması ve Beşiktaş maçında gördüğüne benzer gördüğü kartlar, faydasının zararına göre çok daha fazla olmasına neden oldu. 

Bir not maç hakemlerine...

Göztepe bu sezon düştüyse, hakemlerin katkısı hiç de az değildi... Sorun şu ki ülkedeki futbolseverlerin çoğunda fitbol hakemlerce manipule ediliyor izlenimi mevcut...  Beşiktaş maçının hakemi video yardımcı hakemi Göztepe’nin Beşiktaş maçlarının vazgeçilmez hakemi Fırat Aydınus idi. 100 kişiye sorsanız “Ülkede maç sonucuna etki eden hata yapma olasılığı en yüksek hakemleri listeler misiniz?” diye, çoğunun ilk beş içine koyacağı Fırat Aydınus... Ümit Öztürk de buna uyunca, beklendiği gibi Göztepe aleyhine bir kırmızı kart, bir de ancak bitik ligimizde çalınabilecek bir ofsayt pozisyonuna karar ile (penaltı kontrolü yapılan pozisyonda ofsaytta olan oyuncu topla alakası olmayan arkadaki oyuncuydu) orta hakem } giderayak Göztepe kariyerine bir sayfa daha eklemiş oldu sayın Aydınus.

Basın toplantısından

Gelelim bu yedi günlük süreçteki, Göztepe açısından en kritik olay olan basın toplantısına... Ligin bitmesine 10 hafta kala Başkanlığı bırakıp, kendi yerine atama yapan... Ama bu toplantının üslubunun bile o atamanın ne kadar işlevsel olduğunu anlamamıza yardımcı olduğu... Göztepe AŞ çoğunluk hissedarı, eski Göztepe Başkanı Sayın Mehmet Sepil’in... Aslında büyük bir cesaret göstererek yaptığı basın toplantısı... Toplantıdan ve bu seneki tavırlarından da Göztepe ile ilgili istek ve hırsının kaybolmaya yakın seviyeye düşmüş olduğunu anladığımız Sayın Sepil’in demeçlerinden yaptığımız çıkarımlar... Kendisi, düşmenin sorumluluğunun kendinde olduğunu belirtti. Ama bu sorumluluk anlayışının dışavurumu, gemiyi 10 hafta kala terk edip AŞ hisselerini satmak, ve sanki hiç bir şey olmamış gibiye yakın bir şekilde kendini sıyırmak gibi anladığımız kadarıyla... Taraftarın “Süper Lig’de kalalım yeter...” isteğini Ferrari istemeye benzeten Sayın Sepil... Bu olan bitenlerin ardından futbol takımının mevcut durumundan dolayı “Camiadan özür dileyecek misiniz?” sorusuna da tam da ülkeyi yönetenlerden bekleyeceğimiz bir şekilde “Niye özür dileyeceğim düştüğü için mi?” diye kontra bir soru ile yanıt vererek...Hele ki daha önce hiç bırakma kararı almadığını beyan ederek... Kendi sponsor tanıtım dosyalarında milyonlarca sempatizandan bahsedip, o sempatizanlara “Hisseler benim... Düşürdüysem düşürdüm size ne oluyor?” şeklinde algılanan yanıtlar vermesi... “Geçmiş yedi senedeki  Mehmet Sepil’e ne oldu?” sorusunu milyon birinci kez daha, aşırı bol acılı bir şekilde sordurmuş oldu...

Velhasıl-ı kelam... Bu sezonun büyük kısmını acıların takımı kıvamında geçiren Göztepe’nin, azap verici iç saha 90 dakikaları bitti. Ligden düşme kalkacak mı? Göreceğiz... Dileğim düşme kalksın kalkmasın, muhtemelen o düzey sermayedar gibi düşünmeyi hiç bilmediğimiz için-gördüğümüz en fantastik sorumluluk anlayışlarından birine sahip olduğunu yaşantıladığımız Sayın Mehmet Sepil'in en kısa sürede kime Göztepe AŞ hisselerini devredecekse devretmesi... Sonra da Göztepe’nin önündeki maçlara bakması... Yoksa gelecek sezonda da en büyük düşme adaylarından biri olacak gibi gözüküyor gözümüzün bebeği Göztepe...