Ey Türk seçmeni,
Birinci vazifen Cumhuriyeti koruman, Cumhuriyet değerlerine, laik, demokrat hukuk devletine sahip çıkmak, meydanı Atatürk düşmanlarına, yobazlara bırakmamaktır.
Varlığının ve bu ülkede huzur içinde yaşamanın yegane temeli budur. Bu temel senin en değerli hazinendir. Seni bu temel hazineden yoksun bırakmak isteyen iç ve dış kötülük odakları olacaktır. Ülke büyük ekonomik sıkıntılar içine düşmüş olabilir. Enflasyon ve işsizlik çılgın rakamlara ulaşmış, işçi, memur, esnaf,emekli, üretici kan ağlıyor olabilir. İnsanlar Meclis önünde kendilerini yakmaya başlayabilir. Yönetimde olanlar buna karşın 'Türkiye'nin bütün verilerinde iyileşme var' demek cesaretini gösterebilirler. 'Yol-köprü yaptık' diye övünebilirler.
Ülke OHAL kapsamında inim-inim inleyebilir. Özgürlüklerin kısıtlanabilir, 'çocuklar ölmesin' diyen anneler bebekleriyle cezaevine tıkılabilir. Medya tek ses haline gelebilir. Şerefsiz kalemler, her gün iktidar yalakalığı yapabilirler. Yönetimi eleştiren namuslu medya mensupları terörist iftirasıyla gözaltına alınıp tutuklanabilir. Düşman kampları yaratıp, cadı avına çıkabilirler. İktidara sahip olanlar, yıllarca terör örgütleriyle işbirliği yapıp, sonra (aldatıldık) diyebilirler. Başka terör örgütleriyle masaya oturabilirler. Her gün şehit haberleri alabilirsin.
Milli Eğitim iflas etmiş olabilir. Fenden, bilimden uzaklaşabilirler. Her mahallede imam-hatip okulları açabilirler. Cahil bir nesil yetiştirmek için her türlü çabayı gösterebilirler. "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen hırtlar iktidardan destek görebilirler. Atatürk'ün kafalarını ezdiği yobazlar, inlerinden başlarını dışarıya çıkarabilir. Cumhuriyet kazanımı fabrikaları satabilir, üniversiteleri bölebilir, halkın derelerini, ormanlarını ellerinden alabilirler.
Dış politikayı yerlerde süründürebilirler. Başka ülkelerin bataklıklarına burunlarını sokabilirler. Batı ülkeleri bakanlarımızı kapılarından çevirip karga-tulumba postalayabilirler. Bu ülkelerin başkanları telefon konuşmalarında bize beyzbol sopası sallayabilir, askerlerimizin başına çuval geçirebilirler.
Bütün bunlardan daha acı ve daha kötü olmak üzere, kumpaslarla, iftiralarla birtakım çeteler devletin kozmik odalarına girmiş,ordularını çökertmeye çalışmış, Genel Kurmay Başkanı'nı terörist iftirasıyla tutuklamış, askerleri, akademisyenleri, gazetecileri yıllarca zindanlarda çürütmüş olabilir. Ülkenin her tarafını yalan, yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet, aldanma, aldatma, siyasi ahlaksızlık sarmış olabilir.
Ey Türk seçmeni!
İşte bu durum ve kurallar içinde dahi vazifen yalnızca sandığa gidip oy kullanmak değildir! "Sandığa giderek görevimi yerine getirdim" demeyeceksin. Sokağa, çarşıya-pazara karışacak, durumu bilmeyenlere anlatacaksın. Toplantılara, mitinglere katılacak sesini duyuracaksın. Komşularınla, arkadaşlarınla ,tanıdığın-tanımadığın kişilerle ülkenin durumunu tartışacaksın. Sandığa giderken akrabalarını, komşunu, arkadaşlarını da beraberinde götüreceksin.
İhtiyaç duyduğun güç cumhuriyet sevginde, Atatürk sevdanda, ülke aşkında mevcuttur.