Bayram değil seyran değil, eniştelerin biri geliyor, biri gidiyor. Ne oluyoruz? ABD Genelkurmay Başkanı General Dunford, CIA Başkanı Pompeo, Cumhuriyetçi Senatör eski Başkan Adayı Mc Cain, ard arda Ankara'ya geldiler.
Erdogan-Trump, iki ülke Savunma Bakanları Mattis-Işık ve ABD Başkan Yardımıcısı Pence ile Başbakan Yıldırım görüşmeleri de cabası...
Bütün bu görüşmeler Mehmetçiği yeni bir cepheye, Rakka'ya sürme çabası mı?
Büyük bir olasılıkla evet. Amerikan Genelkurmay Başkanı General Joseph Dunford, “Rakka'nın kurtarılması yolunda hazırlıklarımız sürerken askeri düzeyde NATO müttefikleriyle yakın diyalog halindeyiz” diyor. Ekliyor; “Biz askeri planı yaparız. Bu plan bölgeye ilişkin uzun vadeli çıkarlarımıza da işaret etmeli. Karar Başkanındır...”
Nedir uzun vadeli çıkarları? Elbette bölgede, Suriye'nin kuzeyinde bir "Kürdistan" kurdurmak. Evet aynı Irak'ın kuzeyinde olduğu gibi.
Peki Türkiye bu planın bir parçası olmayı kabul edecek mi?
AKP, “Durmak yok ilerlemeye devam edeceğiz” diyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rakka operasyonunun planının yapıldığını, Rakka'yı DAEŞ'ten temizleyip Rakkalılara teslim edeceğimizi söylüyor.
Peki Rakka'yı IŞİD'den temizleyip Rakkalılara teslim etmek bizim görevimiz mi? Rakka bizim sınır güvenliğimizi mi tehdit ediyor? Suriye bataklığında verdiğimiz 71 şehit yetmedi mi? AKP'nin yanlış Suriye politikasının ceremesini o topraklarda verdiğimiz şehitlerimizin yanında, IŞİD canilerini başımıza bela ederek yeterince ödemedik mi?
Şimdi herkes Başkan Trump'un iki dudağının arasından çıkacak talimata kilitlendi. “Yürüyün” derse yürüyeceğiz, “durun” derse duracağız.
Ama yetti artık. Bu bataklıktan yeni şehit haberleri istemiyoruz. Sıvasız, pencereleri naylonla kaplı yoksul barakalarda, ayağında yırtık lastiklerle gözü yaşlı ana-babaları görmeye tahammülümüz kalmadı.
Sahi siz bugüne kadar şehit haberleri sonrası balkonuna Türk Bayrağı asılan bir milletvekili ya da bakan gördünüz mü?