Önümüz bayram. Hem de çalışan birçok kişi için 9 gün sürecek, uzun bir bayram bu.
9 gün izin yapacaklar haliyle mutlu.
Sevdiklerine kavuşacak olanlar mutlu.
Ekonomideki baş aşağı gidişe rağmen uzun bayram tatili nedeniyle turizmciler mutlu, umutlu.
Herkes mutlu, demek isterdim ama... Belediyelerin bakımevlerindeki hasta veya terk edilmiş canlar ile onlar için çırpınan gönüllü hayvanseverler mutsuz.
9 günlük uzun tatil demek; çoğu bakımevindeki veteriner ve bakıcı tatile çıkacak demek.
9 günlük uzun tatil demek; herkes tatildeyken bakımevindeki hayvanlar orada kalacak demek.
9 günlük uzun tatil demek; bayramda gönüllülerin ziyaretine izin verilmeyen bakımevlerinde hayvanların açlık ve susuzlukla imtihanı demek.
Bayram tatilleri maalesef bakımevlerine terk edilen veya atılan hayvanlar için kabus anlamına geliyor.
Evet, bazı belediyeler bayram tatilinde nöbetçi veteriner hekim ve bakıcı çalıştırabiliyor ancak Türkiye genelinde bunu yapan belediye sayısı o kadar az ki...
O yüzden; yasal düzenlemelerle bayram tatillerinde, bakımevlerinde sağlanması asgari şartlar düzenlenmeli. Her bakımevinde mutlaka ama mutlaka, en az 1 veteriner hekim, en az 2 görevli personelin kalması zorunlu tutulmalı. Hayvan ambulansları göreve hazır beklemeli. Bakımevleri hayvanseverlerin ziyaretine mutlaka açık olmalı. Yasal denetim olmadan, düzgün işleyen bir sistem yaratmak da mümkün değil. O nedenle; Orman ve Su İşleri Müdürlükleri başta olmak üzere, yetkili birimler de bayramda aksatmadan denetimler yapmalı.
Ancak henüz böyle doğru düzgün bir sistem kurulamadığı için, burada yine hayvanseverlere büyük görev düşüyor. Biliyorum; “hep sorumluluk bizde” diyor ve bazen yılgınlığın eşiğine geliyorsunuz ama sizin bakımevine yapacağınız kısacık bir ziyaretiniz, ilgiye ve sevgiye muhtaç canlara vereceğiniz en güzel bayram hediyesidir. Hayvanlara arkadaşlık, gönüllülere yardım ederken, bir yandan da toplumsal bir görev bilinci ile bakımevlerini denetlemiş olacaksınız ki, en önemlisi de bence bu.

* * *

Bu köşeden yazılarımı takip edenler artık iyi biliyordur; Kurban Bayramı ile aram iyi değil. Kendisini pek sevmiyorum. Hayvanları seven insan nasıl sevebilir ki, Kurban Bayramı'nı?
Elbette bayramların anlamı güzeldir. “Olmayanla paylaşmak, sevgiyi çoğaltmak, bir olmak, bir olduğunu hatırlamak”... Ama bunu yapmanın tek yolu hayvanları kurban etmek midir?
Ayrıca, hayvan alıp kurban eden herkes, kurban etini yoksulla, olmayanla paylaşmakta mıdır? Derisini bağışlamakta mıdır?
Neyse, bayram öncesi sıkmayayım ben güzel canınızı.
Yaratılanı sevenlere, doğayı koruyanlara, her canlının yaşam hakkına saygı duyanlara; paylaşmayı bilenlere, yoksulun halinden anlayanlara, okuyanlara, öğrenenlere, kendini yaşam boyu eğitenlere, daha iyi bir birey olmak için “çaba” gösterenlere, umudunu en karanlık günde bile koruyabilenlere selam olsun.
İyi bayramlar.