Su, ne büyük bir nimet.
Hayatımızı sürdürebilmemiz için her gün içmemiz gereken su.
İkinci hayati gereksinimimiz olan gıdanın üretilmesinde kullanılan su.
Kirlendiğimizde, bizi arındıran su.
Bulaşıklarımızı, çamaşırlarımızı temizlememizi sağlayan su.
Hayvanların hayatta kalması için ihtiyaç duyduğu su.
Saksıdaki bitkiden ağaca; çiçeklerin, çimenlerin yaşaması için gereken su.
Su olmadan hayat olmaz. Su olmadan sağlık olmaz.
Biz, su ülkesiydik. Üç tarafı denizlerle çevrili, gölleriyle, nehirleriyle, su kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biriydik.
21. yüzyıla adım atalı, kaybettiğimiz onlarca değerimizden biri de su zenginliğimiz oldu.
*
2025 verileri, baraj doluluk oranları, göllerin durumu vs. baktığımızda durum çok net: Türkiye susuz kalmak üzere!
Bir gün gelip de ülkemizin su sıkıntısı çekeceğini hayal bile edemezdik. Ama şimdi gerçek oldu.
UNESCO tarafından yayımlanan 2024 Dünya Su Kalkınma Raporu’nda Türkiye, “yüksek su stresi yaşayan ülkeler” arasında sayıldı.
60 yıl öncesine göre Türkiye’deki 240 doğal gölün 186’sı tamamen kurudu. Yani artık o göller yok! Geriye kalanların da durumu kritik; kuraklık ve kirlilik yüzünden can çekişiyor.
Bundan birkaç yıl önce paylaşılan bazı veriler ise kişi başına düşen su miktarının 1277 metreküpe düştüğünü gösteriyordu. Şimdi bir araştırma yapılsa, bu miktarının daha da azaldığını görürdük.
Eskiden “kuraklık riski” var diye konuşuluyordu, artık bizzat su krizine girdik!
İzmir’in en büyük barajı Tahtalı’da su seviyesi %1. Bu ne demek? Suyumuz bitti demek. Şehir genelinde artık her gün, gece 23.00- sabah 05.00 arası kesinti var. Barajlarımız dolmazsa bu kesintilerin süresi de artabilir.
Sadece İzmir değil, Türkiye’nin nüfusu yoğun birçok şehrinde su kesintileri yaz sonundan bu yana devam ediyor.
*
Su kaynaklarının dünya genelinde azalmasının nedenlerinin başında iklim değişikliği geliyor.
İklim değişikliği ve küresel ısınma on yıllardır bilinen bir konu. Yaşanacak felaketlerin uyarısı bilim insanları tarafından çok uzun yıllardır yapılıyor.
İklim değişikliğinin yol açabileceği olumsuz durumlar 30-40 yıldır yüksek sesle anlatılıyor. Bu uyarıların önemini kavrayan ülkeler gerekli hazırlıklarını çoktandır yapıyor.
Biz ise, bakıyoruz.
İklim değişikliği ile mücadelede bugüne kadar “etkili oldu” diyebileceğimiz ne yaptık? Koca bir HİÇ.
Bugün yaşadığımız su krizinin tek suçlusu iklim değişikliği değil tabii ki.
Yanlış tarım politikaları, vizyonsuzluk, betona verdiği değerin onda birini suya vermeyen yönetim anlayışı, sanayide çevreyi koruması gereken yaptırımların olmayışı, ormansızlaşma, tasarruf bilincini kaybetmiş bir toplum… Suyumuzu kaybetmemizin nedeni çok.
Bugün, şu dakika bir şeyleri değiştirecek adımları atamazsak, yarın bizi çok daha kötü bir tablo bekliyor.

Artık modada yeni trend: Hayvan dostu tasarımlar
Moda dünyası artık hayvan dostu ürünlere yöneliyor. Dünya çapında moda haftalarından ünlü markalara kadar kürk ve derinin tasarımlardaki kullanımı giderek azalıyor.
Son olarak moda dünyasının en büyük etkinliklerinden biri olarak kabul edilen New York Moda Haftası (NYFW), Eylül 2026’dan itibaren kürk içeren tasarımları yasaklama kararı aldı. Buna göre
kürk olarak kabul edilen tüm hayvan postları (vizon, tilki, tavşan, çinçilla vb.) artık NYFW etkinliklerinde yer almayacak.
Daha önce de Londra Moda Haftası benzer bir karar almıştı. Organizasyon 2023’ten beri kürk kullanımını resmi olarak kaldırmıştı. Ardından kararın kapsamı genişletilerek deri kullanımına da yasaklar getirildi.
Sadece moda haftaları değil, Gucci, Armani, Michael Kors, Tommy Hilfiger gibi dev markalar da tasarımlarında kürk ve hayvan derisi kullanımı azalttı. Birçok marka kürk ve deri içerikli tasarımları koleksiyonlarından çıkardı.
Öte yandan moda dünyasının nabzını tutan Vogue, Glamour, Vanity Fair gibi köklü dergiler hayvan kürkünü artık içeriklerinde veya reklamlarında kullanmayacağını açıklayarak hayvan dostu moda trendine destek verdi.
PETA başta olmak üzere birçok küresel hayvan hakları organizasyonu gelişmeleri memnuniyetle karşıladıklarını bildirerek; yaşanan gelişmelerin endüstri genelinde etik, sürdürülebilir ve hayvan dostu uygulamaların artacağına işaret ettiğini söyledi.

Zeytinin binlerce yıllık tarihine yolculuk
İzmir’in Seferihisar ilçesinin bulunan Seferihisar Doğa Okulu’nda bu kez dersimiz: Zeytin.
Doğa Derneği, Seferihisar Belediyesi, Orhanlı Köyü Derneği gibi kurumlar, Orhanlı ve Seferihisar halkı, çeşitli topluluklar, sanatçılar, araştırmacılar, düşünürler ve gönüllülerin el birliği ile oluşturduğu Seferihisar Doğa Okulu, 27 Aralık 2025 Cumartesi günü katılımcılarına zeytini, zeytin ağacının gözünden tanıtacak.
Seferihisar Orhanlı Vadisi’nde gerçekleştirilecek olan “Zeytinin Okulu” etkinliğinde zeytinliğin birçok canlıya nasıl yuva olduğu, hasadın incelikleri, kadim zeytincilik kültürünün temelleri katılımcılara anlatılacak. Zeytinyağı tadımında ise Anadolu mutfak kültürü ve biyocoğrafya ile ilişkisi ele alınacak. Ayrıca Ege kültürünün zeytinle nasıl mayalandığı ve bu mayanın dünyaya nasıl yayıldığı da konuşulacak.
Zeytinliği olan, zeytinlik edinmek isteyen ve zeytinyağı meraklısı olan herkesin katılımına açık olan etkinliğin programına ve başvuru şartlarına dogadernegi.org adresinden ulaşılabilir.

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
"Mutlu bir yaşam ancak doğaya uyumla mümkündür."