İçerik üretmek galiba bu kadar kolay olmamıştı. Birkaç satırlık komut veriyorsunuz; yapay zeka dakikalar içinde karşınıza binlerce kelimelik yazılar çıkarıyor. Bloglar, ürün açıklamaları, sosyal medya gönderileri… Kulağa sihir gibi geliyor. Ancak dijital dünyanın asıl hakemi, yani Google, bu “sihirli içeriklere” nasıl bakıyor?
İşte bu, içerik dünyasında herkesin aklını kurcalayan kritik soru: Google, yapay zeka tarafından yazılmış içerikleri destekliyor mu, yoksa cezalandırıyor mu?
“Nasıl Yazıldı? Değil, Ne İşe Yarıyor?”
Google, bu konuda keskin bir çizgi çekmiyor. Yapay zekayla yazıldı diye bir içeriği doğrudan sıralamadan düşürmüyor. Asıl önemli olan, içeriğin gerçekten kullanıcıya fayda sağlayıp sağlamadığı.
2022’de devreye giren “Helpful Content Update” (Yararlı İçerik Güncellemesi), bu yaklaşımı net bir biçimde ortaya koydu. Artık sadece “SEO’ya oynayan” değil, insan odaklı içerikler öne çıkıyor. Yani bir yazı bilgi sunuyor, soruları yanıtlıyor, kullanıcıyı gerçekten tatmin ediyorsa -ister bir insan yazsın, ister bir algoritma- Google onu ödüllendirebiliyor.
Google’ın kendi ifadesiyle: “Önemli olan içeriği kimin yazdığı değil, içeriğin kullanıcı için ne kadar yararlı olduğudur.”
Bu yaklaşıma göre, yapay zeka tarafından yazılmış bir içerik, eğer okuyucunun sorununu çözüyorsa, detaylıysa ve aldatıcı değilse, sıralamada yukarı çıkabilir ancak yüzeysel, tekrar eden, bağlamdan kopuk metinler ne kadar iyi optimize edilmiş görünürse görünsün, sıralamanın derinliklerinde kayboluyor.
E-E-A-T: Google’ın Kalite Termometresi
Peki bir içeriğin kaliteli olup olmadığına Google nasıl karar veriyor? Cevap: E-E-A-T modeliyle.
E-E-A-T, Google’ın içerik değerlendirmesinde kullandığı dört temel kriterden oluşuyor:
-
Experience (Deneyim)
-
Expertise (Uzmanlık)
-
Authoritativeness (Otorite)
-
Trustworthiness (Güvenilirlik)
Bu unsurlar, özellikle sağlık, finans, hukuk gibi hassas alanlardaki içeriklerde büyük önem taşıyor. İşin püf noktası şu: Yapay zeka, teknik olarak deneyim sahibi değil. Bilgi üretir ama yaşanmışlık taşımaz. O yüzden Google, bu tür içeriklerin insan eliyle denetlenmiş, uzman kaynaklarla desteklenmiş ve gerçek kullanıcı ihtiyaçlarına göre kurgulanmış olmasını bekliyor.
Yani yapay zekâ metin yazabilir, ama asıl değer; bu metni yönlendiren, düzenleyen ve anlamlı hale getiren insanda.
SEO’nun Yeni Tanımı: Hızlı Yazmak Değil, Anlamlı Yazmak
Geçmişte SEO, daha çok teknik optimizasyonlarla ilgiliydi. Anahtar kelime yoğunluğu, başlık yapıları, meta açıklamalar… Bugünse SEO’nun en kritik bileşeni, anlamlı içerik üretmek. Yapay zeka bu noktada güçlü bir müttefik olabilir. Taslak hazırlamakta, içerik iskeleti kurmakta, tekrar eden görevleri kolaylaştırmakta büyük fayda sağlar ancak nihai içerik hâlâ insan aklına, sezgisine ve deneyimine ihtiyaç duyuyor.
Yani mesele şu: Yapay zekâyı içerik üretiminin merkezine değil, yanına almak gerekiyor. Ona görev verilebilir, ama yön verilmesi şart.
Son Söz: Aracı Değil, Amacı Sorgulayın
Günümüzde içerik üreticilerinin karşısında sadece “ne yazacağım?” sorusu yok; “Nasıl yazmalıyım ki gerçek bir değer üreteyim?” sorusu da var. İşte bu noktada yapay zekâyı nasıl konumlandırdığınız önemli.
Google’ın yaklaşımı net:
“Kimin yazdığı değil, ne yazdığı önemli.”
Yapay zeka içerikleriniz kullanıcıya gerçekten katkı sağlıyorsa, doğru yapılandırıldıysa ve etik sınırlar içinde kaldıysa, Google sizinle birlikte çalışır.
Kısacası içerik üretiminde yeni bir çağdayız. Hızla yazmak bir avantaj olabilir ama esas başarı; doğru soruları sorarak, teknolojiyi bilinçli kullanarak ve en önemlisi okuyucuyu unutmadan yazmaktan geçiyor.