Bir gün her şey yoluna girecek derler.

Ama bazı yaralar vardır ki, hiçbir şey tam anlamıyla “yoluna girmez.”

Sadece yaşamaya alışırsın…

İşte Luis Enrique’nin hikayesi tam da böyle bir yerden başlıyor.

Bir teknik direktör düşünün; sahada takımı kusursuz bir oyun oynuyor, rakibini dağıtıyor, tarih yazıyor…

Ama o, kulübe kenarında dimdik dursa da gözlerinde bir eksiklik var.

Bir baba…

Kızını genç yaşta kaybetmiş bir baba.

2019 yılında Luis Enrique, İspanya Milli Takımı teknik direktörlüğü görevinden aniden ayrıldığında kimse tam olarak ne olduğunu bilmiyordu. Daha sonra öğrendik ki; küçük kızı Xana, henüz 9 yaşındayken nadir görülen bir hastalığa yenik düşmüştü.

O günden sonra hiçbir başarı, hiçbir alkış, hiçbir kupa eski anlamını taşımadı Enrique için.

Ve belki de tam bu yüzden, dün gece kazanılan Şampiyonlar Ligi kupası başka bir anlam taşıyordu.

Bu sadece bir kupa değil…

Bu, bir adamın içinden geçip geldiği fırtınaların ardından hala ayakta kalabildiğini dünyaya gösterme biçimiydi.

Bu, kızına verilmiş sessiz bir sözün tutulmasıydı.

Bu, en büyük zaferlerin bile, bir kalp kırıklığının gölgesinde ne kadar sessiz kalabileceğinin ispatıydı.

Skor tabelası belki tarihe geçti..

Ama o gece, futbol sahasında yalnızca bir galibiyet yoktu.

Aynı zamanda bir direniş vardı.

İçine gömülen bir hıçkırık, bastırılan bir gözyaşı, sessizce edilen bir dua…

Çünkü bazı şeyleri antrenmanla kazanırsınız.

Taktik, analiz, disiplin…

Ama bazı şeyler vardır ki, sadece kalple kazanılır.

Yeniden ayağa kalkmakla!

Bir kaybı kabullenemesen de onunla yaşamayı öğrenmekle..

İçinde açılan o boşluğu başka hayatlara dokunarak doldurmaya çalışmakla.

O gece sahada sadece futbol oynanmadı.

O gece bir baba, kızına seslendi;

“Bu kupa kızım Xana” için dedi…

Ve biz dün gece anladık ki, bazı galibiyetlerin skorla ölçülemeyeceğini…

Luis Enrique’nin zaferi, yalnızca teknik bir başarının değil, insan ruhunun derinliklerinden gelen gücün kutlamasıydı…

Bazı insanlar şampiyonluğu hak eder.

Bazıları ise…

Onları çoktan aştığını, kupalardan çok daha büyük mücadeleler verdiğini gösterir.

Futbol, hayattır.

Bazen kaybetmekle sınanır, bazen susarak direnmekle.

Ve bazen, kazandığında bile buruk kalır yüreğin.

Bu yüzden hep söyleriz;

“Futbol, hiçbir zaman sadece futbol değildir…”