Önceki hafta Balçova Olimpiyat Köyü'nde yaşanan sokak köpeği krizini sayfa manşetinden duyurduk.

Site yönetimine göre 30-40, sitede yaşayan hayvansever vatandaşlara göre ise 20 civarında köpek 300 dönümlük, geniş açık alana sahip sitede yaşıyor.

Köpeklerin topluca dolaşmaları, gürültülü havlama sesi, çocukların hayvanlardan korkması gibi gerekçelerle site sakinleri bu hayvanların toplatılması için imza kampanyası bile başlattı.

Hayvan Hakları Kanunu sokak hayvanlarının yaşam haklarını esas alır. Yaşadıkları bölgeler o hayvanların evi olarak kabul edilir. Hayvanların evi kabul ettikleri bölgelerden alınıp meçhule atılması, sağlıklı hayvanların barınaklara kapatılması hem vicdana sığmaz hem de yasalara aykırıdır.

Şimdi bu bilgiden yola çıkarak konuya hem site sakinleri hem de hayvan hakları savunucularının bakış açısından ayrı ayrı bakmak; ortak bir yol bulmak lazım.

Olimpiyat Köyü haberimizden sonra, sahipsiz canların sesi olduğumuz için bize teşekkür eden de oldu; hep hayvan hakları diyorsunuz peki ya insan hakları diye soran da...

Her görüş değerli benim için.

İsmini vermeyeceğim bir okurum da site sakini olduğunu, köpekler çeteleştikleri için çekindiklerini, sitenin sosyal imkanlarından yararlanamadıklarını belirtmiş. Bir de “her yer kedi köpek dolduğunda ne yapacağız” diye sormuş.

Öncelikle sokakların 'kedi köpek' dolması hiç kimsenin istediği bir şey değil.

Tam da bu nedenle, sürekli olarak "eşzamanlı etkin kısırlaştırma yapılsın ve sokaklarımızdaki nüfus azalsın" diye çağrıda bulunuyoruz.

Hayvan nüfusunun kontrol altına alınması herkesin hemfikir olacağı konu. Ortak yol bulalım demiştim ya; işte ortak paydamız bu olmalı.

Hayvanseverlerin kendi imkanlarıyla bakabileceğinden çok fazla sayıda hayvan maalesef sokaklarda yaşam mücadelesi veriyor. Belediye barınakları ise içler acısı bir halde. Ağzına kadar dolu ve şartlar çoğu yerde öyle kötü ki hiçbir canın yolu oraya düşsün istemeyiz.

Sitedeki duruma gelince, elbette çeteleşen hayvanların özellikle hayvandan korkan insanlar için zor bir hal aldığını kabul etmek lazım.

Ancak "köpekleri toplatmak" makul bir çözüm müdür?

O köpekler o bölgede doğup büyümüş. O bölgeyi evi kabul etmiş. O bölgede yiyecek ve su ihtiyacını karşılayabileceği alanlar belirlemiş. Kendini o bölgede güvende hissediyor.

Diyelim ki bu köpekleri topladık. Nereye koyalım?

Bilmedikleri başka bir mahalleye mi bırakalım mesela?

Ya orada da insanlar istemezlerse o zaman ne yapalım?

İnsanların olmadığı, ormanlık alanlara mı atalım? İnsanların çöpleri ile beslenmeye alışmış bu hayvanları insanlardan uzaklaştırmak onları ölüme mahkum etmek değil midir?

Ya da barınaklara mı kapatılsınlar? Kuru ekmek ve suya talim oldukları, ağzına kadar dolu kafeslerde hasta ve sağlıklı hayvanların iç içe yaşadıkları barınaklara mı götürülmeli bu hayvanlar?

Elbette oturduğu siteden en iyi şekilde faydalanmak vatandaşların hakkıdır. Elbette köpeklerden korkmak ve çekinmek, doğaldır ve bence eleştirilemez.

Sadece sorum şu; köpekleri toplatmak ne kadar insani bir çözümdür?

Oradaki 40 köpek kısırlaştırılsa bu daha insani bir çözüm olmaz mı?

1-2 yıl sonra nüfus yarı yarıya düşecektir. Sokak hayvanlarının ömürleri maalesef uzun değil. Nüfusun kontrol altına alınmasının tek yolu kısırlaştırma.

Ortak paydamız hayvan nüfusunun kontrol altına alınması ise eğer, en mantıklı, en insani çözüm de kısırlaştırma talep etmek olmalıdır.