Çin’li bir arkadaşı, oğlum Yiğit’ten, ailesi için virüse karşı koruyucu maske göndermesini rica etmiş. En kalitelisinden 10 tane alıp, PTT kargo ile gönderdik, hemen. Umarım en kısa zamanda Şangay’a ulaşır.

Tarihimizde, zor durumdaki insanlara yardımcı olmak için birleştiğimiz birçok olay var; Türk insanının en güzel özelliklerden biri, belki de bu. İngilizlerin engellemelerine rağmen, Sultan Abdülmecid’in, 1847’de, açlık çeken İrlanda’ya tahıl yüklü beş gemi gönderdiğini biliyor muydunuz? Drogheda Limanı’na indirilen bu yardımı İrlandalılar hiç unutmadı.

2. Dünya Savaşının sürdüğü 1941-1942 yıllarında, ekmeğin karne ile dağıtıldığı genç Türkiye Cumhuriyeti, açlıktan kırılan Yunanistan’a ‘Kurtuluş’ adlı bir gemi ile 8 bin ton yiyecek götürmüş; gemi altıncı seferinde kaza sonucu batınca, yardım başka gemilerle sürmüş. Keşke iki ülke, bunu konu alan ortak bir sinema filmi yapabilse… Dostluğun gelişmesi, her iki ülkenin çıkarına…

Diyorum ki, devlet-millet el ele verelim; gerekirse imal edelim, toplayabildiğimiz kadar maskeyi, bir veya birkaç uçakla, hediye olarak Çin’e gönderelim. Bu jest, Sincan Özerk Bölgesi’nde yaşayan soydaşlarımızın, merkezi hükümetle yaşadıkları sorunların çözülmesine de önemli katkılar yapacaktır. Bu girişimi devlet üstlenmezse, Büyükşehir Belediyeleri adına İmamoğlu üstlenebilir.

Mağdur ve Mağrur

Oğluna ‘Eren’ adını veren bir dostum sayesinde anımsadığım, Ayten Alpman’ın seslendirdiği ‘O Sabah’ adlı şarkının, Fikret Şeneş tarafından yazılmış şu sözleri muhteşem:

“Nasıl olur derler / Genç yaşlı beraber / Kadın erkek seferber / Bizdeki erenler / Sağ sol dinlemezler / Bir anda birleşirler…”

Türk insanı mağdurdan yanadır, mağduru destekler. Uzun süren iktidarlarını Türklerin bu özelliğine borçlu olan Erdoğan ve AKP, artık mağdur değil, mağrur. Açıkça kazanmasına karşın, seçim tekrarlanınca, mağdur olan İmamoğlu’nun etrafında, sadece İstanbul halkı değil, tüm Türkiye erenleri birleşti. Erdoğan’ın karizması derin bir çizik yedi ve düşüş sürüyor.

Bilim ve ‘Filim’

Arka arkaya felaketler yaşanıyor, ülkemizde. Deprem, çığ, pistten çıkan uçak... Çok sayıda insanımız öldü ve bu bir ‘kader’ değil. Doğal felaketler, hava trafiği bilimin egemen olduğu ülkelerde daha yoğun yaşanıyor, ama alınan bilimsel tedbirler sonucu insanlar ölmüyor. Bizde ise bilim yerine, ‘filim’ var, ön planda …

CNN muhabiri, evleri yıkılmış, belki yakınları ölmüş, çadırdaki halka soruyor: “Mutlusunuz değil mi?”

Yine CNN’de, Erdoğan Kırıkkale’de konuşuyor: “Enkazların altından çıkıp getirilen kardeşlerimi görünce huzura erdim, çünkü hepsi huzurluydu… …İşte modern Türkiye bu.”

Yorum yapmak yerine “En gerçek yol gösterici bilimdir” diyen Atatürk’ün bir başka sözünü anımsatacağım: “Türk insanı zekidir.”

Yaşlanan ve zayıflayan AKP, bilimin gereklerini yerine getirmek yerine, ‘filim’ yapmayı sürdürür, Kanal İstanbul’da ısrar ederse, Kanal’ın serin sularına gömülür.

Ve ‘Filim’ biter.

“THE END”