Siyasetin ‘faşist’ yaklaşımı ve dili yıllardır kanayan yaramız. Yaş grubu olarak bu faşist yaklaşımların az çilesini çekmedik. 1970’li yıllarda ortaokul, lise düzeyine inen saldırılar, kavgalar bahane edilerek bu ülkede askeri darbeye giden yol açılmıştı. Türkiye bu sıkıntıdan uzaklaşıp, Avrupalı bir siyaset anlayışına kavuşabilir mi sorusuna yanıt arayan bizler 45 yılı bulan gazetecilik hayatımızda büyük hayal kırıklıkları yaşadık.  Son dönemlerde bu ırkçı yaklaşımlar CHP’nin genel başkanlarına yöneldi nedense. CHP’nin şehit cenazelerine gitmesini istemeyenler tarafından yükseltilen tansiyon en son Ankara’nın Çubuk ilçesinde “Linç girişimine” varan bir tavra döndü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ölümden döndü.  Aynı Kılıçdaroğlu’na Karadeniz’de kurşun yağdırıldı.

Ülkemizdeki hukuk süreçleri ise muhalefetin yaşadığı saldırılar karşısında aciz ve çaresiz tavırlar sergiledi.

Siyasette sindirme, baskı, korku salma girişimlerin işe yaradığını düşünenler elbet vardır. Bunu yaptıracakları meczup kişiler ise  elde çok sayıda var.  “CHP’yi gittim bana yemek vermediler. Buna sinirlendim. Kendimi tutamadım saldırdım” gibi bir ifade ise komik ötesi bir durum.  

CHP Genel Başkanı’na alçakça yapılan saldırının ardından böylesi bir ifadeye nasıl inanacağız bilemedim.

İktidar kanadının muhalefetin ivme kaybetmesini beklediği süreçlerde bu tür saldırıların CHP seçmenini veya potansiyel seçmenini konsolide edeceğini bilmesi gerekir. 

CHP’de Özgür Özel’in tartışılan liderlik konumu, partiye yönelen hukuksal saldırıların ardından bu fiili saldırıyla da ortadan kalkmıştır. Özgür Özel, parti içindeki istemeyen kim olursa olsun liderliğini bundan sonra da sürdürecektir.

Bu duruma katkıda bulunanlar ise iktidar güçleridir. Ekrem İmamoğlu meselesi ile başlayan süreç yeni bir seçimde CHP’nin sandıktan birinci parti çıkmasına sebep niteliğindedir.  Yazımı Özgür Özel’in bu saldırının ardından yaptığı açıklamadan bir alıntıyla sonlandırmak istiyorum:
“"Ekilir ekin geliriz, ezilir un geliriz, bir gider bin Ekrem geliriz, bizi vurmak kurtuluş mu? Bir santim eğilmeyiz, bir adım geri atmayız. Biz bir santim eğilirsek bunlar bu millete diz çöktürürler, asla sinmeyeceğiz, biz kazanacağız, Türkiye kazanacak."