Meselemiz doğayı katletmeden, sömürmeden, yok etmeden üretmek ve insan gibi hakça karşılığını almak ve onurlu biçimde paylaşmaksa…
Meselemiz bütün bunlar için barışı, demokrasiyi, laikliği, eşitliği, ödünsüz adaleti evrensel insan hakları değerlerini, bireysel ve toplumsal yapının kalıcı ve vaz geçilmez temellerine dönüştürmekse,
Meselemiz bütün bunlara engel olan emperyalizm ve kapitalizm başta olmak üzere, kan, ırk, milliyet, cins, dil, inanç ayrımcılığından beslenen faşizmi ve her türlü gericiliği, yeryüzünden tümüyle silmekse,
Meselemiz yalanı, talanı, soygunu, sömürüyü, şiddeti, işkenceyi, açılığı elbette, cehaleti ve ilkelliği insanlığın gündeminden çıkarmaksa,
Meselemiz yurtseverliğimiz ile yeryüzünün insanlık renklerini “Yurtta Barış, Dünyada Barış” şiarıyla buluşturmak, tüm silahları ve tüccarlarını tarihin çöplüğüne göndermekse,
Meselemiz ülkemizi ve dünyamızı aklın, bilimin, sanatın, aydınlanmanın ışığında pırıl pırıl bir insanlık evine dönüştürmek ve gelecek kuşaklara onurla bırakmaksa…
Kimbilir sizin de ekleyeceğiniz nice umutlar, beklentiler ve “bir daha asla!” kararlılıkları ile “meselemiz” daha da boyutlanıyorsa…
Bize her gün 1 Mayıs demektir.
Dün evler, sokaklar, alanlar, kentler, ülkeler ve tümüyle yeryüzü “Yaşasın 1 Mayıs!” dedi. Mademki her günümüz 1 Mayıs’tır, şiirim de size armağandır. Sevgi ve selamlarımla…
1 Mayıs
Mayıs mı o kapıda duran?
içeri alın, terini silin
su içirin kurumasın yaprakları
gizleyin ölü işçi fotoğraflarını
kırılmasın kalbi
tam da yürüyüşe geçecekken...
Mayıs mı o kapıda duran?
koyverin hasretin o vakur tahammülünü
sıkıca sarılın, bırakın düşsün kasketi
selamını söyleyin, selam bile bırakamayanların
ama gerçeği ve yalnız gerçeği de söyleyin
faşizmin gölgesini, çardak serinliğine yormasın...
Mayıs mı o kapıda duran?
deyin ki eksildikçe nisan, çoğaldı insan
artık sığmamaktadır göğe denize
vakt erişti, dem dirildi, cem zamanıdır şimdi
söyleyin de yüzü gül, eli nergis, nefesi karanfil kesilsin
deyin ki, bütün bunları hatırlamak için
Ey Mayıs, tam zamanında geldin!