Siyasette olduğu gibi, sporda da yıllardır İzmir sahipsiz bırakılıyor. Üvey evlat muamelesi görüyor. Başlamayan, başlasa da bitmeyen statlar malumunuz. Mezra denecek yerlerde ultra büyük olimpik havuzlar yapılırken, İzmir'deki tek yarışmacı havuzun depreme dayanıksız olması sebebiyle kapanması. İzmir il şampiyonasının Manisa'da yapılması rezaleti. Seha Aksoy olmasa, doğru dürüst atletizm pistimizin bulunmaması. Yine 50 binlik ilçelere devasa spor salonları yapılırken, İzmir'in es geçilmesi. Saha dışında bu sıkıntılarla uğraşırken, saha içinde de çoğu zaman, güreş olsun, karete olsun, çok göz önünde olduğu için bildiğiniz üzere futbolda olsun müsabakalarda takdir haklarının karşı tarafa kullanılması. Şimdi de son olarak amatör futbol takımlarımızın canı yandı. Önce Bölgesel Amatör Ligi(BAL)'nde grubunda ikinci olmasına rağmen Çiğli Belediyespor 3. Lig'e alınmadı. Evet kural birinciyle arasında en fazla 3 puan fark olan takımın 3. Lig'e çıkacağını söylüyor. Ancak Çiğli liderin 5 puan gerisinde. Bu kural sadece Çiğli için değil yine kırmızı siyahlılar gibi liderle arasında cüzi bir puan durumu olan takımlar için de esnetilemez miydi? Tüm ikincilerin 3. Lig'e çıkacağı bir ortam sağlanamaz mıydı? Hadi bunu es geçtik diyelim bir şekilde? Kural 3 puan diyor ve yasalara bir şekilde karşı çıkamayız diyelim. Peki Süper Amatör Lig'de yaşanan haksızlık. Akıl alır gibi değil. İstanbul A ve B grubundaki 16 Süper Amatör Lig takımı direkt BAL'a çıkarılırken, İzmir’de ise Play Off’lara kalan 3 takım otomatikman üst lige yükselecek. 4. ekip ise 6 takım arasında yapılacak kura çekimi BAL'da oynama hakkı kazanacak. Diğer 6 ekibin gruplarında çok iddialı iken, yüzde yüz çıkma şansı varken bu hakları elinden alınıyor. Ve çağdışı bir uygulamayla işleri şansa kalıyor; kura çekimiyle kaderleri belirleniyor. İzmir futbolcu havuzuyla, yetiştirdiği amatör sporcularla profesyonel ligleri beslemesiyle, İstanbul takımlarını rahatlıkla katlar. Artık internet diye bir nimet var. Açıp bakabilirler. Süper Lig'de 1.2.3. liglerde kaç İzmirli sporcu var. Üşeniyorlar mı kolay yolunu söyleyim. Forma numarası 35 olan futbolcuları bile saysalar, İzmirli amatörlerin öyle es geçilmeyecek, kasaba takımı muamelesi görmemesi gereken eğitim yuvaları olduğunu görürler.

Bu haksızlık üzerine tabi İzmirli amatörler ayağa kalktı. Burada şu nokta önemli. Birlik oldular. Çıkan, çıkamayan, sonuncu olan, hakkı yenen herkes, tek yumruk oldu. Oluşturdukları platformlarla seslerini duyurdu. Çeşitli toplantılar yapıldı. Konuşmalar düzenlendi. Daha dün amatör külüpler Bornova Stadı'nda toplanıp bir açıklama yayınladı. İzmir'e yapılan haksızlığa göz yumulmaması gerektiğini ve hatadan dönülmesinin elzem olduğunu ifade ettiler. Bu birlik devam ettiği sürece, İzmir futbolu, her türlü haksızlığa rağmen, çok önemli icraatler yapmaya devam edecektir. Yeni Cengiz Ünderler, Çağlar Söyüncüler daha saymakla bitmeyen amatörden, alt liglerden çıkıp dünya yıldızı olan isimler üretmeyi sürdüreceklerdir.

***

Amatörlerden dalgalı, fırtınalı bir aşk hikayesine geçelim; Soner Tolungüç ile Karşıyaka arasındaki inişli çıkışlı maceraya. Birbirlerinden ayrılıyorlar, barışıyorlar, sonra tekrar kopuyorlar, özlüyorlar ve yeniden kavuşuyorlar. 2015-16 sezonunda başlayan bu hikayenin son halkası geçtiğimiz günlerde yaşandı. Karşıyaka'nın TFF 1. Lig'den düştüğü 2015-16 sezonunun son düzlüğünde takımı devralan Soner Tolungüç, o sene takım alt lige inse de oynattığı futbol ve karakteriyle çok sevilmişti. Sonraki sezon 2. Lig'de inanılmaz iyi giderken deneyimli teknik adam bir anda görevinden ayrılmıştı. Karşıyaka taraftarı yıllarca onun yolunu gözledi ve geçen sezon buluştular iyi ki de buluştular. Kaf Kaf, Play Off finaline kadar geldi ancak Turgutluspor geçilemedi. Ardından Tolungüç'ün kredisi Ufuk Sarıca gibi sonsuz derken, bir anda Karşıyaka, tecrübeli hocayla vedalaştığını duyurdu. Sözleşme şartlarında anlaşılamadığına dair açıklaması yapıldı. Yeşil kırmızılı sporseverler büyük tepki gösterdi ayrılığa. Ve Başkan Büyükkarcı dayanamadı bu protestolara. Hocayla yüz yüze görüşüp sözleşme imzalandı. Arada olan görüşülen hocalara oldu. Cüneyt Biçer, Fatih Uygun, Erman Güraçar ve adını bilmediğimiz bir kaç adaya daha. Umarım bu kez böyle ani kararlar verilmez ve Ufuk Sarıca örneğinde olduğu gibi Soner Hoca isminde de bir istikrar sağlanır. Çünkü gerçekten Jurgen Klopp gelse, şu kısıtlı imkanlarla Soner Tolungüç'ten daha iyisini yapamaz. Sinekten yağ çıkaran Tolungüç, altyapıyı da yakından takip ediyor ve transfer yasakları olduğu için tıpkı yeni transer gibi özkaynaktan oyuncu ihraç ediyor A takıma.