Altınordu'nun artık geleneksel hale getirdiği ancak 3 yıldır pandemi nedeniyle yapılamayan U12 İzmir Cup geçtiğimiz hafta sonu düzenlendi. Selçuk'taki İsmet Orhunbilge Tesisleri, Avrupa'nın dört bir yanından gelen çocukları ağırladı. Bu sayede bizim çocuklarla, Avrupalılar'ı her yönden kıyaslama şansı bulduk.

Geleceğimiz olan genç bireylerin, yaştaşı Avrupalılar'la aralarında fark var mı görmek için bulunmaz nimet. Açılış törenine katılıp, gözlemlediğim kadarıyla altyapımızdaki en büyük sorun, antrenörler, tesisler, yetenekli oyuncu bulamamız vesaire değil. Beslenme. Bizim çocuklarımız yaşının da altında gösteriyor. Maalesef çoğu gencimiz ortalama kilonun altında. Dengeli olarak beslenemedikleri belli oluyor. Avrupalı sporculara baktığımızda ise çoğu besili ve yapılı. Bir tıkla şampiyon olan Bayern Münih'in kupa seromonisi fotoğrafına bakmanız yeterli. Afrika asıllı olanları saymıyorum bile. Atletik olarak doğuştan üstün oldukları için, Avrupa takımlarının doğru eğitim ve beslenmesiyle üst düzey boyutlara ulaşmışlar. Bir iki pas yapışlarını izledikten sonra, "Bu çocuk TFF 1. Lig'de iş yapar" diye iç geçirmiyor değil insan. Ki bizim hocalar da aynı şeyi düşünüyorlardı. Gözlerimle şahit oldum.

Açılış töreninde Türkiye Futbol Federasyonu'nun futbolcu eskisi antrenörleri de vardı. Sabri Sarıoğlu, Orhan Şam, Volkan Arslan, genç futbolcular açılış seramonisindeyken kenarda oturuyorlardı. Malum ülkemizin olmazsa olmazıdır. Açılış töreninde konuşmalar uzadıkça uzadı. Uzadıkça dikkatler dağıldı. O ara tüm takımlar sahanın ortasında beklerken Ajax, "Üff artık yeter" vücut diliyle o kalabalıktan ayrıldı. Sahanın bir kenarında antrenmana başladı. Tek pas, şut çalışması derken, kenarda bekleyen eski yıldızlardan oluşan milli takım hocalarımız Ajaxlılar'ı daha 11 yaşında olmalarına rağmen hayranlıkla izledi. İşte Ajax altyapısı, o yüzden parmakla gösteriliyor. O hengameden ayrılıp, protokol konuşmasının uzunluğunu gereksiz görüp, çocuklarını o 15 dakikada bile paslandıklarını düşündü. Hemen çalışmaya başladı. Ardından diğer Avrupa takımları onlara katıldı. Saha dışındaki eksikliklerimizi saydıktan sonra sonuçlardan bahsetmeye gerek yok heralde.

Son 16'ya kalan tek takımımız Fenerbahçe oldu. O da çeyrek final göremeden elendi. Değil A takım seviyesinde, U12 kategorisinde bile Avrupa'dan fersah fersah gerideyiz futbol olarak. Bu durumun değişmesi için önce çocuklarımızın ete, süte, proteine kolay ulaşabilmelerini sağlayacak ekonomik ferahlığa ulaşmamız lazım. Sadece futbolda değil, hayatın her yönünde başarılı bir genç nesil yetiştireceksek doğru gıda tüketimi olmazsa olmaz. Yoksa sadece karbonhidrat tüketen, poğaça, börekten başka birşey yiyemeyen gençler fiziksel ve mental olarak, muasır medeniyetler seviyesinden geri kalmaya mahkumdur.