İzmir çağdaş bir kentin sahip olması gereken tüm özelliklere sahip olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. Bu özelliklerden biri hiç kuşkusuz sanat alanındaki gelişmişlik düzeyi. Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda, Şehir Tiyatrolarından, Uluslararası Film Festivallerinden yoksun bir kentti İzmir. İzmirliler sadece yemeğe içmeye düşkündür, bunlar tutmaz algısı hakimdi. Kısa sürede bu algının ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. En güzel kanıtı, İzmir Şehir Tiyatroları’nın tüm oyunlarını kapalı gişe oynaması.

Geçen yıl İzmir Şehir Tiyatroları dört oyun sergiledi. Yücel Erten’in  “Azizname”si ile başlayan serüven Colin Serrau’nun yazıp, Yücel Erten’in yönettiği “Bir Felaket Kutlaması (Tavşan Tavşanoğlu)”, Ferhat Lüleci’nin yazıp, Ufuk Aşar’ın yönettiği “Mor Şalvar” ve Hansjorg Schneider’in yazıp, Hatice Altan’ın yönettiği “Robinson Dans Öğreniyor” adlı çocuk oyunu ile devam etti. Şehir Tiyatroları’nın Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, İzmir’in Kurtuluşu’nun 100. yılına denk gelen ikinci mevsime kendi yazdığı, ‘Gazi Paşa’ya İzmir Suikasti’ni konu alan “Benim Naçiz Vücudum“la başladı. Erten, 2023’ün ilk oyunu olarak da bir klasik seçti.

Shakespeare’in “Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası”ını büyük ozanımız Can Yücel “Bahar Noktası” adıyla dilimize kazandırmıştı. Shakespeare’in şiirini dilimizin zenginliği ve eşsiz mizah duygusu ile buluşturan Can Yücel görevini ‘Türkçe söyleyen’ olarak nitelendiriyor. Gerçekten de, bir çeviri olmanın ötesine geçen özgün bir yapıtı var karşımızda. Yücel Erten de Can Yücel’in tercihine yakışan bir yaklaşımla yerli ögelerle donatıyor oyunu. Karakterleriniı Ege kültürünün bir parçası yapıyor, anakronistik bir yorumla… 

Atina’da ve kentin kıyısındaki ormanda konumlanmış oyunu Ege denizinde bir adaya taşımış yönetmen. Sevgililerin kaçıp sığınmak istedikleri kent ise İzmir… Neden olmasın? ‘Bir Yaz Dönümü Gecesi’nin o büyülü atmosferinin Akdeniz kültürü ile buluşmasından daha doğal ne olabilir? Ada Valisi Kopas Paşa, güzeller güzeli Helena Eleni, babası Egeus ise papaz Ege olarak çıkıyor karşımıza. Osmanlı’da uzak eyaletlere o yöre halkından bir vali atanması geleneği yok muydu?  Ege’nin iki yakasına yerleşmiş ve yüzyıllar boyu barış içinde yaşamış Rumlar ve Türkler arasında nice sevdalar yaşanmadı mı? Öyleyse, Eleni’nin sevgilisi İskender, Dimitri’nin sevgilisi Hediye neden olmasın?

Bu uyarlama öylesine yerine oturuyor ki ders kitaplarına girebilir. Uysa da koydum, uymasa da koydum anlayışıyla yapılan uyarlamaların karşısında bir usta yorumu olarak... Levanten kültürle mahalle ağzının, Anadolu deyişlerinin buluştuğu bu dünya Shakespeare’in kurduğu büyülü evrene ne kadar da yakışıyor…  Shakespeare aşkı anlatır bu oyununda; insan denen hayvanın çelişkilerini, çatışmalarını sergilerken, aşkın zaferini kutsar. İnsanları yanlış seçimlerden cinler aracılığı ile kurtarır. Neyi temsil eder bu insanüstü yeteneklere sahip periler, cinler? Şiir, sanat olabilir mi acaba?

Olağanüstü verimli sanatsal üretimi içinde ‘iktidar’ olgusunu, iktidarın çürümesini, bireyi kötülüğe yöneltmesini konu alan Shakespeare’in siyasal temalara girmediği komedileri de vardır. “Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası” bu oyunların en başarılısıdır bana göre. İncelik ve ustalıkla örülmüş bir entrika içeren bu oyunda bile iktidar varlığını hissettirir, ada valisi kılığında. Popülist bir iktidar! Erten, oyunu metinde olmayan bir vurgu ile bitirir (spoiler vermeyelim), Shakespeare’in ‘muktedir’lerine bir gönderme olarak düşünebiliriz, belki de güncel bir çağrışım olarak…         

Shakespeare bu oyunu neden yazmış olabilir diye düşündüm oyunu izlerken. Belki de o ciddi sorunlarla boğuşmaktan sıkılmış, biraz aşktan meşkten söz etmek istemiş olabilir. ‘Duygusal’ nedenler de olabilir tabi… Bu arada, “Hamlet”i çağrıştıran oyun içinde oyun sahnesi gibi kendi oyunlarına muzip göndermeler yapmaktan kaçınmamış.

Oyunun sahne ve giysi tasarımını yapan Özlem Karabay, her zaman olduğu gibi yalın ve işlevsel bir anlatımla yönetmenin yorumuna destek veriyor. Can Yücel ‘Salacakta mehtaba karşı salıncak sallanan Mehlika Sultan’dan söz etmiyor muydu, Erten-Karabay ikilisi de bir Ege adasının ampullerle süslü kahvesinde geçiriyor oyunu. Sahnenin bir köşesinde de Periler Ecesi’nin mekanı bir ‘gemicik’ var. İzmir Şehir Tiyatroları’nın yetenekli oyuncuları tam bir takım oyunu sergiliyor. Melis Caba, Başak Akbay, Dalya Kilimci, Burak Şentürk, Ufuk Aşar’ın performanslarını özellikle vurgulamak isterim… Afişte, aşk perisinin kafasına bir fes geçirmek de pek keyifli olmuş doğrusu… “Bahar Noktası”nı izlemeyi ihmal etmeyin derim.