CHP’de kongre takvimi başladı… Yani kazanın altına kibrit çakıldı bir nevi… Parti üyelerinden çok, bu parti yapısına göre daha mostralık olan, delegelere yazılmış bir mektup türedi… Adı da mavi mektup… Önce takdir etmek lazım. Hayatı perde arkasında seçim stratejileri ve kampanyaları yapmakla geçen birilerinin parmağı dibine kadar var ve girmiş durumda. Algı seçiciliği… Okumayı sevmeyen, bilmeyen, okuduğunu anlamayana diyor ki; “Seçim zamanı gel mavi renge giriş…”

Hele hele bu renge; “Adalet, özgürlük, umut, dürüst , şeffaf, yoksulluk, işsizlik” falan gibi damar söylemler eklendin mi ? Tamam… Gerisi salataya marul, soğan, limon, tuz… Yüz yıldır aynı terane, aynı martaval… Bazı gizli yönetenlerin, yerelde ve genelde iktidara el koyanların yani rantın, avantanın, işaretle verilen ihalelerin olduğu yere bayrak dikenlerin aslan gibi tuzağı, tuzakları…

......

Mavi bildiriyi okudum… Şunu anladım…

1- Biz partide gücü kalmayan eski ilçe başkanlarıyız…

2- Aslında bazılarımız delege bile değiliz…

3- Bize dediler ki; “Hadi bir parti içi muhalefet yapalım”

4- Bu il başkanı bize yüz vermiyor önce onu bi sallayalım.

5- Tuncay Özkan tehlikeli. Bir galip gelirse tamamen siliniriz.

6- Bu önümüzdeki dönem Büyükşehir adaylığı falan başımıza dert olabilir.

7-Hemen bir duruma girmeliyiz. Bu da güçlünün yanıdır.

8-Yani Tunç Soyer’e dahil “He dedirtilen” adayı Devrim Barış Çelik iyidir…

9- Mevzu il başkanlığıysa o taraf iktidar sayılır, bu safın adı muhalefet olabilir…

9- Mektubu imzasız yapalım ki kim olduğumuz da belli olmasın…

10- Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner…Biz yazmadık deriz…

…..

Daha kongre takvimi henüz başlamışken, kapılara pencerelere dilekçeler, bildiriler konmaya başladı bile. Sonra üyelere musallat olacak delege başları çıkacak piyasaya…Aylarca kapısı çalınmamış üyelere şu söylenecek;

“Hadi gel oy kullan”

“Tamam Hasan abi” diyecek üye…Kime verelim “

“Hüseyin Aga’ya vereceksin” diyecek delege başı…

O da kuzu kuzu verecek…

….

İtalyan mafyasının önemli özellikleri bizim siyasetçilerin düsturu olmuş.

1- Seni ileride tehdit edebilecek biri varsa, hemen O’na emrin altında görev ver.

2- Kartelin altını, büyüyecek ve sana bağlı kalacak güçlü rakip adaylarından oluştur.

3- Asla işini kendin yapma… İnsanoğlu maşa diye bir alet keşfetmiş…

4- Perde arkasında dur, perdenin iplerini kaptırma… Tiyatroyu sen aç sen kapat…

Sonuçta oyun aynıdır… Sadece oyuncular değişir…

5- Çok öndeysen, arkada senin talimatlarınla çalışacak perdeci bul…

6- Kendine bir yıldız yarat… Sen kontrol et. Yıldız söndüğünde yenisini yarat.

7- Asil ailelerin içine sız, nüfuzlarını kullan…

8- Unutma sana “Asalet ?” derlerse “Bana yetecek asillerim var” diyeceksin…

…..

İplerin kimde olduğunu biliyoruz. Perde arkasındakileri de… Sadece avanstan yiyorlar şimdilik… “Sessiz kalmak onaylamak değildir” diyen partinin gerçek sahipleri, bilinçli seçmenler, üyeler ve şimdilik susan gazeteciler de var… Avans bittiğinde oyun başlar… Atatürk ve İzmir aşkıyla yürüyenler, bir gün perdeyi de bulurlar, perdeciyi de… Kimse kimsenin iradesiyle oynamasın… Kimse kimsenin iş, güç, vatan millet Sakarya, edebiyatıyla onuruyla oynamasın… O kimse de, adam gibi, gördüğüne, dürüstçe düdük çalsın… Varsa bir derdi, imzasız goy goy bildirileriyle değil, adam gibi imzasıyla derdini anlatsın… Şifreli mektubum şimdilik bu kadar… Avans bittiğinde oyun tekrar başlar…

XXX

Vergi reformu…

Vergi reformu yapıldı… Ne çıktı içinden? Katlamalı vergiler. Bir tek dijital hizmet vergisi doğru. Şu sosyal medya yayıncılarından alınacak olan. O da yüksek. Avrupa ortalaması yüzde 3, bizde 7.5 oldu.

Vergi reformu diyorsan;

1- Küçük tüpten, mutfaktaki büyük tüpten ÖTV almayacaksın.

2- Gevrekteki-börekteki yüzde 8'i kaldıracaksın.

3- Bebek bezinden KDV almayacaksın…

4- Çiftçiye mazotu yat sahibine sattığın fiyattan satacaksın.

Gerisi boş…

Bize bu reform şunu söylüyor; “Hükümette para bitti, ver kardeşim. Katlan kardeşim”

XXX

Steve Jobs

Zeki insanları işe alıp, sonra onlara ne yapacaklarını söylemek mantıklı gelmiyor. Biz zeki insanları işe alırız ki; onlar bize ne yapacağımızı söylesinler…

XXX

Römorktan sahne

Bu kente, insanına, sanatına ömür vermiş bir isim var. Bu adamın ismi Kenan Gökkaya. Kendisi Devlet Senfoni Orkestrası'nda tuba çalar. Aslında maaşını tıkır tıkır alıp arkasını dönüp yatabilir. Kenan, yıllardır bir işin peşinde. Köylere gidip, traktör römorklarını birleştiriyor. Onların üzerine çıkıp arkadaşlarıyla küçücük konserler veriyor. Köylüye, köy çocuklarına hayatlarında görmeyecekleri şeyleri gösteriyor. En azından “tuba”nın ne olduğunu gösteriyor, kemanı elletiyor… Bu sıralar kuzeyde bir köydelerdi. Edremit’in Mehmetalan köyü… Kenan Gökkaya ve tabiî ki ona destek veren arkadaşlarını yürekten kutluyorum… Atatürkçü, çağdaş, geldiği yeri unutmayan bir topraktan adam…

XXX

Kim neyi savunmalı?

İsmail Hakkı Kırdı, Kahveciler Odası Başkanı’dır. Dünya tatlısı bir arkadaş, yıllardır da tanırım. Sosyal medyada bir protestoya destek veriyor. “Starbucks’a gitmeyin… Çünkü bunlar Ermeni diasporası falan filan…”

Yahu başkan çok fenasın… Tamam iddialar doğru da senin niyetin başka… Ben de sana destek veriyorum… Kahvecileri kollayalım, koruyalım…

XXX

DELİ ZİYA; “Boş beyin şeytanın oyun alanıdır”