Al sana bir göbecik,
ver bana bir bebecik!..
Devir değişti; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına "oy- moy" almadan, emirle ya da paraşütle düşen bir Belediye Başkanı "Oy" un ne olduğunu değil, bir "oyun" olduğunu sanarak, dedi ki, "AK Parti'ye bu şehir de oy verenlere Metroyu ayağına göreceğiz!"
Cumhuriyet'in bize bağışladığı ve nimetlerinden nasibini almamış kişilerin hala "Kula, kul olma" halidir bu!..
Vay anasına aziz İstanbul!
Vay anasına sayın seyirciler!
Yani İstanbul'daki bir yatırda çocuksuz annelerin göbek atıp "Al sana bir göbecik. Ver bana bir bebek." repliğindeki gibi...
Ver bana oy, al sana bir metro!..

***

İyi ki, "Batıya açılan pencere" İzmir'deyim, İzmirliyim, iyi ki Atatürk'e, Cumhuriyet'e, demokrasiye, ilim ve bilime inanan bir kişiyim...
İstanbul' da ve bazı kentlerde metro veya tramvay, adete bir "ihtiras metrosu- ihtiras tramvayı" olup çıkmış!
Bakın, Karşıyaka'dan sonra İzmir Konak Tramvayı yola çıktı.
Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Aziz Kocaoğlu'nun oy- moy istemeksizin Konak Tramvayı'nın deneme turlarına çıkıp "Tramvaylı hayat, çok rahat" dediği gibi...
Bu makamdan kimler geldi, kimler geçti; tabii ki, Aziz Kocaoğlu'da gelip geçicidir.
Anlayacağınız, Kocaoğlu'nun dediği gibi "Konforlu yolculuk keyfi bize kalacak."

***

Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü hepimizi sımsıkı bağlar: "Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez"...
Ne mutlu bize ki, sağlam bir geçmişiz var... Ne mutlu bize ki, dün olduğu gibi bugün ve de yarımızın rotasını çizen bir Atatürk'ümüz var... Ne mutlu ki, bizi biz yapan Mehmetçiğimiz var...
İşte geçen haftayı geçmişten geleceğe taşıyan şanlı ordumuzun Çanakkale Deniz Zaferimizin 103'ncü yılını kutlarken güney sınırlarımıza ABD Doları ve silahları ile konuşlandırılmaya çalışan PKK, PYD ve benzeri aşağılıkları Afrin'de bozguna uğratıp uzattığımız "Zeytin dalı" ile mazlum insanları öz memleketlerine, topraklarına kavuşturduk. Atatürk'ün askerleri bir kere daha "dosta güven, düşmana korku" verdi...
İşte iki gün önce Nervruz'u- baharı karşılarken, dün de Regaip Kandili'ni kutladık.

***
Ha sahi! iki gün önce, yani 21 Mart çarşamba günü "Gece- gündüz eşit" oldu...
Ya aynı gün ve gecede "kadın-erkek" eşit miydi? Bazı kişiler mahkemelerde eşit yargılandı mı? Çocuklarımız eğitim parkurunda eşit mi koşuyor? İsterseniz bu soruları sizler uzatıp alt alta sıralayabilirsiniz!..
Tabii ki, siyaset çukurundaki dengesiz olmayan uygulama ve sarfedilen sözler de "orantısız ve eşitlikten uzaktı" değil mi? Yine Hakim ve savcılarda olduğu gibi diğer branşlarda da eşit olmayan atama ve hakların da hava uçuştuğunu basından okuyup görmedik mi?

***

Neyse biz kendimize çuvaldızı kendimize batıralım!
Bakın! NTV spor kapandığı günün ertesinde İzmir' de Prof. Dr. Erkan Sevinç geniş tabanlı bir spor dergisi "SPOR LİFE"ı yayın hayatına soktu. İnşallah bir basın organın battığı yerde diğerinin ışığı uzun ömürlü olarak parlar...

Ve Basının önemli gazetelerinden HÜRRİYET'te el değiştiriyor. Aydın Doğan Grubu tüm yayın organlarını AK Parti Hükumetine yakın bir gruba sattı!

***

Ben işte bu duygular içinde, bu yazıyı yazmadan önce, satılmadık duygularla İzmir de bir sabah turu attım. Balçova' ya doğru uzandım. Agora AVM'nin uzun bir salonunu adımlarken kendimi Çanakkale Savaşı'nın çarpıcı resimleri arasında buldum. Dolaştığım serginin ucuna kurulan masada onlarca ATATÜRK kitapları gördüm. Masanın arkasında da bu kitap ve resimlerin yazarı - bekçisi sevgili dost Hanri Benazüs'ü gördüm.
Kucaklaşıp, Atatürk sevgisi ile bir kere daha yıkanıp, sonra klavyemin tuşlarına dokunup bu bu yazımı yazdım.