Bilinen anekdottur. 18. yüzyılda Prusya Kralı İkinci Frederik, Postdam'da gezinirken bir değirmenin içinde bulunduğu güzel bir arazi görür. Saray yaptırmak üzere araziyi satın almak ister. Ancak değirmenci araziyi satmaz. Kral ısrarcıdır;

''Sen benim kim olduğumu biliyor musun, unutma ben Kral'ım. Neye güveniyorsun? der. Araziye zorla el koyacağını söyler.
 Değirmenci direnir;
'Asıl sen unutma! Berlin'de hakimler var. Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar Kral bile olsa adaletten üstün değildir.'
Adalete böylesine güven duyulması Kral'ın hoşuna gider. Değirmene dokunmaz, yanındaki araziyi satın alarak sarayını yaptırır.
Peki bizde adalete güven ne durumda? KONDA Araştırma Şirketi geçen yıl İnsan Hakları Derneği için bir araştırma yaptırmış. Adalete güvenmeyenlerin oranı yüzde 69. Nasıl sarsılmış bu güven? Çok gerilere gitmeyelim; Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla devam eden 200 bin soruşturma, 45 bin de dava var. Bakın son dönemlerde neler yaşamışız;
80-90 yaşlarındaki emekli generaller sahte belgelerle, sahte tanıklarla demir parmaklıklar arkasına atılmış. Montrö Anlaşması ile ilgili görüşlerini açıklayan emekli amiraller gözaltına alınmış. Doğru Parti Genel  Başkanı Rıfat Serdaroğlu, Cumhurbaşkanının oğluna hakaret ettiği iddiasıyla cezaevine konulmuş. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hapis cezası almış.Şarkıcı Gülşen hapse atılmış,sanatçı Genco Erkal'a yine Cumhurbaşkanına hakaret davası atılmış.Gazeteci Ümit Zileli uçakta gözaltına alınmış. Gezi Davasında sanıklara ağır hapis cezaları verilmiş. Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı bir açıklamasından sonra tutuklanmış. Gazeteci Sedef Kabaş, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle hapse atılmış. Ve nihayet İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na uygulanan hukuk cinayetleri...
İmamoğlu'na, YSK'ya 'Ahmak' dediği gerekçesiyle  2 yıl 7 aylık hapis cezası verilmesini neresinden tutalım; Mahkeme hakiminin duruşmalar devam ederken Samsun'a sürülüp yerine AKP'li yetkililerle poz-poz resim veren bir hakimin atanmasıdan mı? Yoksa sürülen Hakim Hüseyin Zengin'in iddialarından mı? Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Barış Terkoğlu'nun kaleme aldığı iddialar korkunç ;
Anadolu Adliyesi Başsavcısı İ.U. Bana Ekrem İmamoğlu'na ceza verirsen biz İstinaf Mahkemesini de çözdük. Tüm İstinafların Başkanı M.B. Cezayı onatacak. Yargıtay sürecini de çözmek için çalışıyoruz. Yani senin kararın üst mahkemelerde de onaylanacağı için sorun yaşamayacaksın.'
İddia gerçekten korkunç .
Şunu da ekleyelim. Bugüne kadar bu ülkede hiçbir hakaret davasında 2 yıl 7 ay ceza verilmemiş. Ayrıca Ceza Yasası'nda ''Ahmak' kelimesi yok. Aramışlar, taramışlar cezayı  eş anlamlı bir sözcükle verelim demişler. Bula bula 'Aptal, geri zekalı' kelimelerini bulmuşlar.
2008 yılında bir Fransız, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'ye ''Defol git, geri zekalı!''  dediği için 30 Euro para cezasına çarptırılmış. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi cezayı iptal etmiş. Gerekçe; ''Cumhurbaşkanına 'Geri Zekalı' demek hakaret değil eleştiridir. İfade özgürlüğünün kullanımıdır.''
Bizdeki göstergeler  adalet kantarının ayarının bozulduğunu gösterse de umut verici gelişmeler olmuyor değil. Bakın geçtiğimiz günlerde gazeteci Merdan Yanardağ'a Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla verilen ceza Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulunda oybirliği ile iptal edildi. İçtihad niteliğindeki kararda özetle şöyle deniliyor ;
'Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri, demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir haktır. Toplumun ilerlemesi ve yararı için zorunludur... İfade özgürlüğü devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır.''
İşte bu yüzden Ankara'da da Berlin'deki gibi hakimler var diyoruz.
Ayarı bozulan adalet terazisinin, ileride bu ayarı bozanları da tartacağını unutmamak lazım...