ABD Başkanı Donald Trump'ın "ÖNCE AMERİKA" sloganı ile uygulamaya çalıştığı politikalar içe yönelik olduğu kadar dış politikada da önceliğini korumaktadır.

İttifaklar, ikili anlaşmalar bu yaklaşımın ötesinde kalmaktadır.

Kendisinin Orta Doğu'ya yönelik politikaları, kendisinden önceki ABD Başkan'ları gibi; Brezinski'nin 1974 yılında bu bölge ve Asya'ya yönelik öngördüğü politikaların devamıdır.
Önemli olan Türkiye'nin bu süreci nasıl değerlendirdiğidir.

Erdoğan'ın yaklaşımı ülkenin geleceği açısından doğrudur.

Ancak bunun siyasi, ekonomik ve sosyal alt yapısı iyi oluşturulmalıdır.

Bu yapılmazsa "Beka" sorunu yeniden gündeme gelebilir.

Onun için ilişkilerin "ittifak" itibariyle değil varlık ve çıkarları gözeterek yeniden düzenlenmesi gerekir.

Bunu yaparken yalnızca bugünkü gelişmeleri değil yakın tarihi de göz önüne almak gerekir. Unutmayalım ki 1. Dünya savaşında taraflardan biri olan Amerika, Lozan anlaşmasını yıllar sonra Kore savaşına katılmamızdan önce imzalamıştır. (Bu yazı 15 Aralık 2018 tarihinde yazılmıştır.)

Helnizme paralel olarak bir yaklaşımda fikrini ve gücünü Tevrat'tan alan "KENAN" ülkesi İsrail'in ütopyasıdır.

Trump ve Netanyahu'nun yaklaşımı bunu gerçekleştirmenin en önemli göstergesidir.

Tarihi iyi okumak, ders almak, dış politikayı ona göre yönlendirmek gerekir.

Atatürk'ün Hatay hamlesi KENAN olayını önleyen vizyoner bir yaklaşımdır.
Atatürk öngörüleri bunun için büyüktür ve rehberdir.

Sınırları ve kaynakları yeni bir dağılım içine giren bugünün dünyasında sığ ve kişisel çıkar yaklaşimları ile başarılı olmak olanaksızdır.

Trump'un açıklamalarını evrensel bazda görmek ve bugünkü bu yazıyı 15 Aralık 2018 tarihindeki yazıyla birlikte değerlendirmek gerekir.