İnsanlığın varoluşundan bu yana devam eden tüm evrelerde egemenlik olgusunun arkasında ekonomik güç, yöneten ve silahı ellerinde bulunduran bir "üçgen" vardır. Taş devrinden, tarım devrimine, sanayi devriminden teknoloji devrimine geçiş ve işleyiş süreçlerinde bu "üçgen" her zaman etkin olmuştur. Bu "üçgen" içerisinde yer alanlar yaşadıkları zaman diliminde krallık, demokrasi ve benzeri uygulamalarla yaşadıkları zeminde yer bulabilmişlerdir.
Egemenliklerini her koşulda sürdürebilmek için, buna karşı çıkanları, suikast, sürgün, savaş, iftira, asimilasyon gibi yöntemleri kullanarak ortadan kaldırmışlar veya kaldırmaya çalışmışlardır.
Bu "üçgen"in asıl adı "ÇETE"dir. Çıkarları her değerlerin üzerindedir. Dünyada bugün olup bitenlere bu gözle bakılmasında yarar vardır. Küreselleşen dünyada devletlerin gücünün azalması, "çete"nin içerisinde yer alan, ekonomiyi kartelleştirerek, dünya siyasetini yönlendirmeye başlaması ile yeni bir aşamaya gelinmiştir. Kartelleşmenin öncülüğünü yapan petrol, savaş sanayi, otomotiv ve bilişim-iletişim sektörleri yöneticileri, güçlerini; bulundukları ülkelerin siyaset ve yönetiminde ağırlıklarını koymaya yöneltmişlerdir.
Bugün Orta-Doğu da,Pasifik'te,Afrika'da olan ve olacak olayların arkasında yatan güç, "Çete"lerin var olma savaşıdır. Dünyanın ekolojik dengesini bozma pahasına ABD petrol şirketlerinin dünyadaki petrol ve doğal gaz üretimini dengelemek, kuzey kutbu ve uzayda egemen olmak için Rusya ile kavgası vardır. Bunun dünyanın çeşitli kıtalarındaki paylaşım kavgalarından ayrı düşünülmemesi gerekir.
Keza Afrika'da bilişim, iletişim, Nanoteknoloji de kaynakların varlığı, uzay teknolojisinde kullanılan Suriye'deki toryum, Türkiye'deki bor yataklarının da "çete"nin hedefinde olduğu unutulmamalıdır. Kartellerin görünen yüzü siyasidir. İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, çevre,sağlık, eğitim gibi evrensel hakları gerektiğinde askıya alıp, bu yaklaşımla adaleti de kendine göre düzenlemektedir. Hangi rejimle yönetilirse yönetilsin bu "çete"leşme olayını dünyanın tüm coğrafyasında görebilirsiniz.
Bu oyunun küresel yönetmenleri, gerektiğinde baş aktörü figüran, uşak rolündeki figüranı ise baş aktör yapabilme gücündedirler.
Öngörüsüz siyasetçileri "maşa" olarak kullanan bu oluşum, çıkarları ve gücünü kaybetmemek için sadece kendilerini değil ülkeleri bile riske atabilirler.
Trump ve benzerlerinin iki dünya savaşına neden olan korumacılık politikaları yeni bir savaşın ilk adımı olarak görülebilir. Dünyada ve çevremizde gelişen olayları bir de bu gözle değerlendirmekte yarar vardır.