Amerika ile yaşananlara baktıkça bu ne biçim stratejik ortaklık diyorum.İkili değil çoklu oynayan bir ABD.

Gerçekte ABD’nin stratejik ortakları İngiltere ve İsrail. Geçmişe bakarsak yani 1946’lı yıllara sadece ABD’nin çıkar politikalarını görürüz.

ABD’nin Suriye’de planı şöyle: “Kuzey Suriye’de PKK’nın uzantısı YPG’nin ağırlık taşıdığı Suriye Demokratik Güçleri üzerinden 30 bin kişilik sınır güvenlik gücü kurulacak. Halen Kuzey Suriye’de 2 bin dolayında asker bulunduran ABD,sınır güvenlik ordusu için 15 bin kişilik SDG gücünü, silah altına alacak ve 15 bin yeni katılımla takviye edilecek. Kürt unsurları Türkiye sınırı boyunca, Arap unsurlarını ise batıdan güneydoğuya doğru uzanan Fırat hattı boyunca görevlendirecek.”

Dış politika uzmanlarına bakalım: “ABD bu koşullar devam ettiği sürece Türkiye ile PKK-PYD-YPG gibi, ayrılıkçı terör örgütleri arasında bir tercih yapmak durumunda kaldığında hep ikincileri seçecektir. Bu tercih ABD’nin Kürt halkına olan sevgisinden değil, ama ayrılıkçı güçler aracığıyla bölgeyi daha rahat denetlemek imkânına sahip olma isteğinden kaynaklanmaktadır.”

Tabii Türkiye’yi yumuşatmak için her yola başvuran ABD Senatör Lindsey Graham’ı gönderdi. Öyle sıcak pozlar verildi ki Senatör Cumhurbaşkanı ile birlikte Fazıl Say konserini izledi.

Şimdi bakalım ABD senatörüne: “YPG, PKK’nin politik koludur. YPG’nin PKK ile bağlantısı var. Kanıtlar açık ve net. Müttefik Türkiye için yarattığımız problemi çözmeliyiz. Bizimle DEAŞ’a karşı savaşanlara da bir şeyler borçluyuz. İlerlemek için şansımız var, hatalarımızı düzeltmek için fırsatımız ve ve zamanımız tükeniyor, bu yüzden buradayım. DEAŞ konusunda Trump’ı Obama gibi hata yapmaması için uyardım. Obama YPG’yi silahlandırarak Türkiye için kabus yarattı. ABD askerinin hemen çekilmesi durumunda Suriye’de daha büyük bir savaşın çıkar. Güvenli bölge Türkiye’nin güvenliği için kurulacak.”

Sözün özü, ABD’nin Suriye’den çekilme kararı bir taktiktir. İşte yeniden 600 asker gönderdi Suriye’ye.

Geçmişe bakarsak bu tehdit, aslında 5 Haziran 1964’te ABD Başkanı Johnson’un, o dönemde Başbakan olan İsmet İnönü’ye gönderdiği “Eğer Kıbrıs’a tek taraflı çıkarsanız, Sovyetler Birliği de bu işe karışırsa, NATO’nun Türkiye’yi koruma güvencesi vermeyeceği”ni belirtilen mektuba İnönü de “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye bu dünyada yerini alır” diyerek onurlu bir karşılık vermişti. Meselenin özü budur.

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.