3-S... Yani Spor, Sanat ve Siyaset...
Takıntı mı dersiniz, yoksa aşk mı? Meslek hayatımda tam 60 yıldır üzerime yapışan bu üç konu ile geçinip gidiyorum...
Ne var ki, özellikle siyaset ve spor dünyamızın üzerine çöken kara bulutlar güzel ülkemin güzel insanları gibi beni de mutsuz etmeye başladı... Bir yanda futbolumuza sülük gibi yapışan yabancı oyuncu ve teknik adam patentli kavga gürültüler... Diğer yanda derbi maçlardaki gibi, iç ve dış siyasetimizdeki kalitesizlik ve de nezaketsizlikler... "3-S" dünyamızın baş aktörlerinin dibe vurmuşluğu, milletçe bizleri hüsrana uğrattı. Hangisini görmezden gelelim ki! İnanın; ben, son günlerde Hakan Sarıca'nın bestesindeki şu sözleri yüksek sesle haykırmaya başladım: "Nereye baksam yanlış/ Neye inansam yalan/ Neyi tutsam bir ucundan hepsi hüsran/ Neleri görmezden gelir/ Nelere göz yumar bu can/ Yaşadığım boşa geçen kayıp zaman"

***

Sınırımızda ABD'nin paralı teröristlerle volta atması, Suudiler'in topraklarımızda adam boğazlama şovu, piyasalarda A' dan Z'ye her kalemde fiyat terörüne göz yumulması, eğitim, sağlık, ekonomideki "Ya tutarsa" diye yeni denemelerle zaman ve para kaybına yol açmalarına isyan edercesine Başkent'e uzanmak geldi içimden.
Sevgili dostlar, sizlere 'Ankara Havası' başlığı altında zaman zaman TBMM’nin gündemini aktarmaya çalışıyorum. Türkiye’de en hızlı değişen konulardan biri de gündem. Habere ulaşmanın ve o haberi kamuoyuna aktarmanın kolaylaştığı ve hızlandığı bu süreçte dahi gündeme yetişmek zor oluyor. MHP’nin seçim öncesinde önerdiği Af konusu ve MHP’nin de içinde olduğu muhalefet partilerinin gündeme taşıdığı Emeklilikte Yaşa Takılanlar meselesi vardı. Gördüğüm o ki, her iki konu da kamuoyunda ve Meclis’te sıklıkla tartışılsa da bugünlerde soğumaya bırakılmış gibi duruyor. Milyonları ilgilendiren bu iki önemli konu şayet becerebilirlerse muhalefetin birleşmesiyle Meclis’ten geçecek! E kolay değil tabi. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurum ve kuruluşlarının 2019 yılındaki bütçesi görüşülüyor ve önce komisyondan sonra da Meclis’ten geçmesi amaçlanıyor. Yeni sistemle birlikte Meclis’te bulunma zorunlulukları ortadan kalkan bakanlar da Plan ve Bütçe komisyonlarına gelerek temsil ettikleri bakanlıklarla ilgili konuşmalar yapıp, milletvekillerinden gelen sorulara cevap veriyor.
Meclis’in en fazla üye sayısına sahip olan Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu'nda iki İzmir milletvekilimiz var. Aynı zamanda meslektaşımız olan Sevgili Atila Sertel ile bu dönem gönderdiğimiz Avukat Sevda Erdan Kılıç KİT Komisyonu’nda görev yapıyor...
Ankara’daki gözüm-kulağım değerli dostum M.K., Meclis’in en yoğun dönemlerinden birini yaşadığını belirtti. Bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmemizle birlikte yeni hükümet sisteminin ilk bütçe kanunu komisyonlarda görüşülmeye başlandı ve devam ediyor. Plan ve Bütçe Komisyonu Meclis’in en yoğun ve en tartışmalı komisyonlarından birisi.
KİT Komisyonu’nun en önemli özelliklerinden biri sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası devlete ait kurumları, Sayıştay raporları doğrultusunda denetlemesi. Bildiğiniz gibi belediyelerden, bakanlıklara, üniversitelerden, devlete ait işletmelere kadar birçok kurumu denetleyen Sayıştay, çok önemli bir görev görüyor. Halkın parasının birilerine peşkeş çekilmemesi, yolsuzluklar yaşanmaması adına titiz bir denetleme gerçekleştiriyor.
KİT Komisyonu’nda görev yapan sevgili vekilimiz Atila Sertel’i aradım. Sertel, görevini layıkıyla yapmaya çalışan Sayıştay denetçileri kadar, siyasi baskılardan çekinerek, raporlarını olabildiğince yumuşatmaya çalışanların olduğunu beliterek özetle şunları söylüyor: “İçlerinde gerçekten özveriyle, milli şuurla çalışanlar, yolsuzlukları açık açık yazanlar da var ama, siyasal baskılardan korkarak, bazı konuları yazamayanlar da var. Bu durum birçok kuruma olduğu gibi Sayıştay’a da sıçramış durumda."

***

İzmir’in sevilen ismi Atila Sertel’e bu can sıkıcı konunun ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına yönelik düşüncesini de sordum. Sertel, kamuoyunda da sıklıkla dile getirdiği gibi ön seçim yapılmasını istiyor ve ön seçim olduğu takdirde Genel Merkez’in de onayını alarak bu yarışa katılacağını söylüyor. Uzun yıllardır tanıdığım Atila Sertel’in tecrübesi ve birikimiyle başkanlığa yakışacağını düşünüyorum. Herkesin gönlünde yatan bir aslan vardır elbette ve adaylık için yola çıkanların hepsi de birbirinden değerli isimler. O nedenle Sertel’in ön seçim beklentisine ve temennisine katılmamak mümkün değil. Sandıklar demokrasinin teminatıdır. İzmir’de bu kadar çok aday adayı varken en doğru yöntemlerden biri de adayları ön seçimle belirlemek olacaktır.
Ankara’dan, Meclis ve ülke gündeminden aktaracaklarım bu haftalık bu kadar. Bir dahaki yazıda görüşmek dileğiyle, esen kalın.