İkinci Dünya Savaşı sonrası otoriter yönetimlere yönelen ülkelerde, gelişen teknolojinin toplumları etkilemesiyle egemenliklerini korumak ve sürdürmek isteyen liderlerin, kişi haklarını ortadan kaldıran bir anlayışın, halkları ne duruma getirdiğini öngören Orwell 1950’li yıllarda yazdığı 1984 adlı kitabında bunun sonuçlarını irdelemiştir. Geçen süreç öngörülerini doğrulamış hala da doğrulamaktadır. Fütüristlerin öngörü ve vizyonları dünyanın geleceğini oluşturan ana unsurlardır. Orwell’in geçmişte yaptığını 2018’de Davos toplantısına katılan konuşmacılar 2084 için yapmışlardır. 2084 yılı dünyasını oluşturacak etmenler şöyle sıralanmıştır. İklim değişikliği, çevre kirliliği, adaletsiz gelir dağılımı ve ileri teknoloji. Bunlar arasında adaletsiz gelir dağılımı o dünyanın oluşmasında en önemli faktör olarak görülmektedir. Varlıklılar ve yoksullar arasında her gün artan uçurum, varlıklıların ellerinde tuttukları egemenlik ve yönetim erkini korumak için; iklim değişikliği ve çevre kirliliği sonucu giderek azalan yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, gelişen teknolojileri kullanmak durumunda bırakacaktır. Su kaynaklarını ellerinde tutmak için baraj ve diğer su kaynakları çevresinde kuracakları GETTO kentlerle yoksulları buralardan uzak tutacak önlemler alacaklardır. Bir kaç milyon kişinin geleceği ve rahatı için milyarlarca kişi daha da yoksullaşacak, barbarlığa itilecekdir. Adeta taş devrine dönüşün ilk adımı atılacaktır. Orwell’in öngörülerinin bir başka versiyonunun uygulama sürecine girildiği görülüyor. Peki buradan bakınca ne görülüyor? Çok da ilgili değiliz gibi. Mart ayında Mısır’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bölgemiz dengelerinde ne kadar etkin olabileceğini öngörmeyen politikalar izleyen Türkiye, 2084 için nasıl bir yaklaşım gösterir, bunu bilmek zor.