Deniz, kum, güneş… Kim sevmez ki?

Herkes çok sevdiği için ve para harcamaya doyamadığı için canım Ege’nin, Akdeniz’in en şahane koyları, bakir kalması gereken en endemik alanları, deniz hattının her bir metrekaresi otellerle, yazlık sitelerle, özel “beach club”larla dolu.

Bu durum her gün doğaya ve bizim dışımızdaki canlılara zarar veriyor ama kimim umurunda?

Önemli olan insanın istediği olsun, birileri harcasın birileri kazansın.

***

Geçtiğimiz günlerde Antalya’nın cennet köşelerinden biri olan ama bugün itibarıyla lüks otel diyarına dönüştürülen Belek’te insanların rahatı için deniz kaplumbağaları öldü!

“İnsana hizmette sınır tanımayan” ve bir dolu para verilerek tatil yapılan 5 yıldızlı otellerden biri kumsala ahşap bir yürüme bandı koydu.

Tabii otel ahşap yürüme bandını buraya koyarken kumsalın özelliğine bakmadı. (Ya da takmadı!)

Netice şu; Nesli tükenme tehlikesi altındaki caretta caretta cinsi deniz kaplumbağalarının yumurtadan çıkma dönemiydi. Dünyaya gözlerini yeni açan ve denize doğru ulaşmaya çalışan 60 yavru caretta caretta, 5 yıldızlı otelin kumsala koyduğu ahşap yürüme bandının altında sıkışarak can verdi.

***

Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD) Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ali Fuat Canbolat, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada şöyle diyor; "Eski adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2009/10 sayılı Deniz Kaplumbağalarının Korunması Genelgesi'nde yer alan, 'denizden itibaren ilk 65 metrenin yuvalama bandı olarak ayrılması ve bu alanda kumsal kullanımının gerçekleştirilmemesine' ilişkin maddesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ve acı bir şekilde görüyoruz."

Bizim ülkede kural var ama uyan yok. Kanun var ama denetim eksik. Bu tip olaylarda caydırıcı cezalar da yok zaten. Asıl büyük hata; bu tip hassas bölgelerde yapılaşma izninin verilmiş olmasıdır.

Belek, tüm Akdeniz havzasında en büyük caretta caretta yuvalama alanlarından bir tanesi.

Tükenmenin eşiğinde olan bu tür, deniz ekosisteminin devamlılığı açısından büyük öneme sahip. Yani, deniz kaplumbağalarının yaşaması hepimiz için önemli, hepimizin sorumluluğu aslında.

Ama maalesef ülkemizde, normal şartlarda çivi bile çakılmaması gereken bölgeler 5 yıldızlı lüks otellerle dolu!

Sonuç da bu…

Yapılaşma demek ağacından hayvanına o bölgedeki doğal ekosistemin zarar görmesi demek.

Hiçbir yerde otel olmasın, ev olmasın, insanlar ormana, denize gitmesin demiyoruz ama bazı özel alanların da bizden uzak, bakir kalması gerektiği ortada…

Belek de bu bölgelerden biriydi… Nesli tükenmekte olan ve dünyanın ortak değeri sayılan canlıların üreme bölgesinde otel şart mıydı?

***

Olayla ilgili soruşturma başlatılmış… Daha önceki örneklerden de öngörebileceğimiz üzere otele en fazla para cezası kesilir ve bu olay da diğer çevre skandalları gibi unutulur gider.

Ama yürüme bandı önemli!

Oraya para verip giden insanın rahatı, konforu her şeyden önemli.

Giden caretta carettanın canı olsun!

Engelli canlar önceliği hak ediyor

Engelli canlar, sahiplendirme konusunda en dezavantajlı olanlar. Bu canlardan biri de HAYTAP temsilcisi Meral Örüç’ün sahiplendirmek istediği Mutlu adı verilen bir tekir kedi. Örüç, uzun uğraşlar sonucu Mutlu’nun yeniden hayata döndüğünü belirterek şöyle bir sahiplendirme ilanı paylaşmış:

“Mutlu kızımızla bir rastlantı sonucu yollarımız karşılaştı... Gözündeki problem yüzünden belediye veterinerliğine gönderilmiş, göz kurtulamamış. Ama göğsündeki problem farkedilmemiş... Bana ulaşınca problem fark edildi. 5 Ağustos’ta özel bir klinikte başarılı bir ameliyat geçirdi. Geçtiğimiz cumartesi aparatları çıkarıldı. Göğüs kafesi eski haline döndü. İyi bakımla çok daha iyi olacak. 1.050 Gr ile ameliyata giren kızımız şu an 1.600 Gr. Engellilere öncelik diyoruz. Hiç kucağınızdan inmeyecek, sürekli pesinizde sizi takip eden mırıl mırıl bir kızınız olsun istemez misiniz? İzmir içi takip şartı ile bu kucak delisi kızımıza aile arıyoruz.”

Mutlu’yla birlikte engelleri aşmak isteyenler 05057397886 no’lu telefondan iletişime geçebilirler.

Darısı bizim başımıza!

Türkiye’de hayvanseverlerin uzun yıllardır beklediği yasa değişikliği 9 Temmuz 2021’de yapılmış; Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik öngören teklif sonunda kabul edilmişti. Ancak Hayvan Hakları Yasası’ndaki bazı maddeler hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu maddelerden biri de hayvan öldürenlere verilen cezaların alt sınırıydı. Kısaca hatırlamak gerekirse yeni yasaya göre; bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişiye 6 aydan 4 yıla kadar; nesli yok olma tehlikesi altında olan hayvanı öldürene ise 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası getirildi.

Ancak bilindiği üzere 2 yıldan az hapis cezaları para cezasına dönüştürülebiliyor. Bu nedenle de hakimin takdirine bağlı olarak hayvan öldürenlerin yaptıkları yine yanlarına kar kalabilecek!

Belçika'nın Flaman kesiminde ise aslında Türkiye’de istediğimiz şekilde bir yasa yürürlüğe girdi. Flaman hükümeti, yürürlükteki Hayvan Refahı Yasası'nın yeterince caydırıcı olmadığına kanaat getirerek cezaları artırdı. Buna göre, hayvanları öldüren, istismar eden ve/veya kötü muamelede bulunanlar 10 yıla kadar hapis ve 1.6 milyon Euro'ya kadar para cezasına çarptırılacak.

İşte caydırıcı ceza dediğin böyle olur! Ne diyelim, darısı bizim başımıza.

5 adımda hayvan zulmüne dur de

Geçtiğimiz hafta Hayvanlar için Asya Koalisyonu (AfA) tarafından açıklanan Hayvan Zulüm Koalisyonu Raporu dünya genelinde ses getirdi. Sosyal medya platformlarında hayvan zulmüne yönelik içeriklerin analiz edildiği rapor, şu tüyler ürpertici gerçeği gündeme taşıdı:

Sosyal medya platformları ve video sahipleri hayvanlara acı çektirilen, işkence edilen iğrenç içerikler sayesinde milyon dolarlar kazanıyor!

AfA’nın Sosyal Medya Hayvan Zulüm Koalisyonu (SMACC) detaylı veriler içeren bu raporu oluşturmak için 13 ay boyunca sosyal medyada yayınlanan hayvan zulmü videolarını incelemiş. Gönüllü araştırmacılar tarafından yapılan araştırma ve analiz raporunda yok yok! Hayvanları dövüştürenler, boğanlar, ayaklarını patilerini kıranlar, anneleri öldürüp bebekleri alanlar ve daha neler neler…

Rapora göre videolarda en çok zulüm edilen hayvanlar sırasıyla kuşlar, köpekler, kediler, vahşi hayvanlar ve sürüngenler… Ve videoların yüzde 77.5’inde zulmün kasıtlı olarak yapıldığı belirlenmiş. En çok zulüm videosu yayınlanan ülkeler listesinde Endonezya birinci, ABD ise ikinci sırada. Türkiye ise bu listede yer almıyor.

NE YAPMALIYIZ?

AfA, sosyal medyada giderek sayıları artan hayvan zulmü videolarının önünü kesebilmek için bireysel olarak atılacak 5 basit adımı ise şöyle açıklıyor: Farkında olun, şikayet edin, izlemeyin, etkileşime girmeyin, paylaşmayın.

Bu adımları biraz açalım:

1-Farkındalık Önemli: Sosyal medyadaki içeriklere karşı uyanık olmak önemli. Hayvan zulmü içerikleri her zaman açık seçik ve direkt olmayabiliyor. Örneğin hayvanat bahçeleri, su parkları gibi yerlerde esaret altındaki hayvanların “sevimli”, “komik” adı altında sunulduğu ama aslında perde arkasında zulüm olduğu bilinen içeriklerden de kaçının. Bu içeriklere para kazandırmak aslında esareti desteklemek anlamına geliyor. Bu tuzağa düşmeyin.

2-Şikayet Edin, Kaldırılsın: Böyle bir videonun varlığından haberdar olduğunuzda vakit kaybetmeden şikayet edin ve çevrenizdekileri de bunu yapmaya teşvik edin. Her sosyal medya platformunun sakıncalı içeriklerle ilgili farklı bir sistemi vardır. Eğer şikayet butonuna bastığınızda seçenekler arasında hayvan zulmü yoksa ona en yakın seçeneği işaretleyerek ilerleyin.

3-Rating Kazandırmayın: Bu videolara tıklamamak aslında en önemli adımlardan bir tanesi. Tesadüf eseri video kendiliğinden karşınıza çıkıp oynamadığı takdirde bilinçli olarak asla bu tip videoları izlemeyin. Genellikle videoların siz tıklamadan önce göreceğiniz sabit bir resmi olur ve bu resim size içerik hakkında gerekli bilgiyi verir.

Şunu unutmayın; videolar ne kadar izlenirse o kadar popüler olur. Ne kadar popüler olursa video sahibine ve sosyal medya platformuna o kadar para kazandırır.

4-Yorum Yapmayın: Her türlü etkileşim de videoların popülerliğini artıran bir başka unsur. Özellikle videoların altına yorum yapmaktan kaçınmalısınız. Beğeni butonlarına basmak, videoyu kaydetmek gibi etkileşimler de bu tip içeriklerin popülerliğini ve sosyal medyadaki görünürlüğünü artırır. 

5-Sakın Paylaşmayın: Sosyal medyada bir videonun izlenme sayısını artıracak en önemli hareket paylaşımlardır. Siz farkındalığı artırmak, insanları hayvan zulmüne karşı bilinçlendirmek amacıyla bile bunu yapsanız, paylaşımınız sayesinde o videonun izlenme oranları artacaktır. Bu da onlara kazanç olarak geri dönecektir. Onun yerine videonun sabit fotoğrafını paylaşabilir, insanları link vererek videoyu şikayet etmeye yönlendirebilirsiniz.

Bir sonraki 60 yıl çok kritik!

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (World Wildlife Foundation/WWF) 60. yılını kutluyor. wwf.panda.org/60 adresi üzerinden hem 60 yılda yapılan çalışmalar aktarılıyor hem de gezegeni korumak için neler yapılması gerektiği detaylı olarak açıklanıyor.

Vakıf, 60. yıla özel son paylaşımlarında özellikle plastik kirliliğine dikkat çekiyor. Dünya okyanuslarına her yıl 8 milyon ton plastik (evet yanlış okumadınız, tam 8 milyon ton) girdiği belirtilerek topyekun bir seferberlik sağlanabildiği takdirde bu durumun hala tersine döndürülebileceği aktarıldı.

WWF, “Hep birlikte doğayı korumak için 60 yıldır çalışıyoruz. Bir sonrası 60 yıl ise çok kritik olacak!” mesajını paylaşıyor.

Küresel anlamda harekete geçildiği, doğru politikalarla bu hareket desteklendiği ve farkındalık arttığı takdirde 60 yıl içinde, plastik kirliliğini yok etmek mümkün. #StopPlasticPollution

Sosyal Medyadan İnciler: Bir köpeği kurtarmak…

Geçtiğimiz gün sosyal medyada önceden okuduğum harika bir söz yeniden karşıma çıktı ve fırsat bu fırsat sizlerle paylaşmak istedim.

Yazar Karen Davidson’a ait söz şöyle: “Bir köpeği kurtarmak dünyayı değiştirmez ama o köpek için dünyanın değişeceği kesindir.”

Aslında kurtarılan her can için geçerli değil mi bu söz?

·       Evlat edinilerek bir aileye kavuşan her çocuk,

·       Sokaktan veya barınaktan kurtarılan her bir can,

·       Nesli tükenmesin diye savaşılan her bir yaban hayvanı,

·       Yanmaktan, kesilmekten korunan her ağaç ve bitki için dünya değişiyor.

Onların dünyasını değiştiren tüm kahramanlara selam olsun.

Kimi Takip Etsek?

Bu hafta hem Facebook’ta hem de Instagram’da bulabileceğiniz, benim de takip ettiğim hesaplardan birini tavsiye etmek istiyorum. Hesabın adı; Orman Mühendisi. 33 bin kişinin takip ettiği bu hesapta ağaçlar, bitkiler tanıtılıyor ve genel olarak doğa ile ilgili ilginç bilgiler paylaşılıyor.

Sokağa atılan minik fino ailesini arıyor

İzmir’in Narlıdere ilçesinde sokakta bulundu. Fino cinsi bu güzeller güzeli prenses sadece 4.5 aylık. Belediye veteriner işlerinde kısırlaştırma işlemi yapıldı. Son derece iyi huylu olan bu fino şimdilik geçici evinde ama acilen ömürlük yuvasını arıyor. Tel: 0554 781 37 85

Anne ve yavruları sokakta kalmasın

Sokağa terk edilen av köpeği anne ve birbirinden sevimli 5 erkek yavrusuna ömürlük yuvaları aranıyor. Babaları kangal çoban köpeği olan yavrular 2.5 aylık oldular, hepsi oyuncu, akıllı ve sevecen. Anne Boncuk kısırlaştırıldıktan sonra sahiplendirilecek. Tel: 0532 576 05 35

Terrier yavrusunun şans meleği olun

O henüz 3.5 aylık bir melez terrier. Hayvanseverler sokakta bulduğunda uyuz ile mücadele ediyordu. Tedavi oldu, sağlığına kavuştu. Tüyleri de yeniden uzamaya başladı. Onun tek ihtiyacı sevgi dolu bir yuva. Şans meleği siz olur musunuz? Tel: 0535 424 30 61/ 0533 273 31 69

Haftanın Karesi

Her gün düzenli egzersiz yapmak sağlığımız için çok önemli!