İtibarsızlaştırma ağır kaçar, kullanmayalım. Ama bugün sanat, daraltıldığı, içinin boşaltılması için elden gelenin yapıldığı, yetmezmiş gibi söyleyenin bile ne dediğini-neden dediğini bilmediği “muhafazakâr sanat” tuhaflıklarının eklendiği bir alandır. Ya billur köşklerde, sosyetik mahfillerde, sen ben bizim ortamlarda yaşayanların yaptıkları, birbirlerine sundukları şeyler sanat mıdır, onu da hayata sorarak, hayatla sınayarak anlayabiliriz. Giderek daralan sanat coğrafyasında tutunmak ve iyice küçülen pastadan en büyük lokmayı kapmak için elden gelen yapıldığından, yeni ve genç sanat emekçilerinin işi dünden daha zordur. Ne demek istediğimizi anlamak için, birkaç sayfacık olarak kalan kültür ve sanat sayfalarına bakmak, aynı kişilerden ve sakız olmuş işlerinden başkasına yer verilmediğini görmek yeter. Kısaca yüz yıllık manzara, bugün elbirliğiyle yaratılan atmosfer sayesinde daha da ağırlaşmıştır. Hayatın ve sanatın 5 N 1 K sorularına yanıtı olup da, yürüyüşünü sanata ve bir sanat emekçisine yakışır biçimde sürdürenleri, elbette bu eleştirilerden ayrı ve başımızın üstünde tutuyoruz. Geçen hafta “Ekosistem ve Sanat” başlıklı yazımızda, bunlara dair kimi düşüncelerimizi paylaşmıştık.

Adına yerel seçim denen, demokrasinin ülkemizde ne halde olduğunu bir kez daha gözler önüne seren, demokrasiden başka çaremiz olmadığı için parçası olduğumuz bir süreçteyiz. Kimsenin ilgilenmediği bir alana dair, yine okunmayacağımızı ya da görmezden gelineceğimizi bile bile, iki satır söz etmeye çalışacağız. Özetlediğimiz ahval de, bu süreç ve sonrasından doğrudan etkileneceğine göre, belki bir hayrımız dokunur. 31 Mart’a kadar bu köşenin temel izleği “Yerel Yönetimler ve Sanat” olacaktır.

5393 sayılı Belediye yasasının 3.bölümü, “Belediyeleri, Belediye Başkanı yönetir” diyerek başlar, yetki ve sorumluluklarını sıralar. Stratejik plandan görevlendirmelere, gelir ve giderlerin tahsilinden kent yararlarını gözetmeye, uzun ve geniş bir liste, maddeler halinde yazılmıştır. Demek ki, bu köşede dillendireceğimiz tüm görüş, eleştiri ve önerilerimizin birinci dereceden muhatabı sayın başkan adayları olacaktır. Dünya görüşümüze yakın tüm adaylara başarılar dileyerek, meramımıza geçebiliriz.

“Belediye Başkanlığı” diye bir meslek yoktur. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıysanız, 25 yaşını doldurmuşsanız, seçilmek istediğiniz yerde en az 6 aydan beri oturuyorsanız, erkekseniz askerliğinizi yapmış ya da muafsanız, 1 yıl ve fazlası hapis yatmamışsanız, herhangi bir kısıtlılığınız söz konusu değilse, daha önce belediye başkanlığı yaparken görevden alınmamışsanız, hiç olmazsa ilkokul diplomasına sahipseniz, aday olabilir ve seçilebilirsiniz. Seçildiniz. Nelere dayanarak ya da nelerden güç alarak çalışacaksınız?

Partinizin programıyla, ona eklenecek kişisel manifestonuzla, seçileceğiniz yörenin yapısıyla denk düşecek öngörü ve tekliflerle, bir de yasa ve mevzuatın beklentileriyle yola çıkmak zorundasınız. Yetmez. Bu verilerden sağlıklı, sürdürülebilir, ölçülebilir, denetlenebilir bir sentez oluşturmanız, bunu uygulanabilir stratejik plana ve eylem programına dönüştürmek zorundasınız. Yetmez. Belediye Meclisi başta olmak üzere, belediye teşkilat yapısıyla yerel yönetim politikanız arasında, empati-sempati ve paydaşlık koşulları oluşturmak durumundasınız. Yetmez. Bütün bunların üstesinden gelecek, uzmanlıkla azmanlığı karıştırmayacak, eğitimden liyakata donanım sahibi kadronuzu oluşturmak zorundasınız. Bakın daha, “muhalefet partisinden seçildiyseniz, sizi merkezi iktidarın yaklaşımları bekliyor, hazır mısınız?” sorusuna gelmedik. “Bunları zaten biliyoruz, ne demek istiyorsun?” demeyiniz. Bu soruların gerçekliği, adrenalin ve kazanma mutluluğunuzu iki metre sonra söndürecektir. Umarım seçilecek ve mazbatanızı alır almaz, bunlarla karşılacaksınız. İsterseniz sizden önceki başkana bir sorun. Bu arada selefinizi anmayı ve emekleri için teşekkür etmenizi anımsatırız. Bu inceliği unutanları ayıplıyor, beş yıl sonra anımsatmayı not alıyoruz. Şimdi bütün bunlar için hazırım diyorsanız, yerel yönetim ve sanatı konuşmaya başlayabiliriz. Bir hafta sonra, bu köşede buluşalım.

Hepinize kolay gelsin.