Bu kentin çocukları, körfezin kokusuyla büyümüştür. Uzun yol otobüslerinde, o kokuyla uyandıklarında yüzlerinde güller açmıştır. Çünkü İzmir’e geldiklerini anlamışlardır. 1 Nisan 2024’te onlarca yıllık nice soruya yanıt ve nice soruna çözüm aramayı sürdüreceğiz. Mesela “Nasıl halletmeli bu kokuyu?” diye akla, bilime başvuracağız. Ama İzmir’de doğmanın, doğmamışsak bile doymanın, işimizi aşkımızı bulmanın mutluluğunu bağışlayan bir kentte olmanın özgürlüğünü, neşesini, keyfini duyacağız. Dün olduğu, yarınlarda da olacağı gibi, çünkü İzmir aynen budur.

Evet, bir yaşama biçimidir İzmir. Tarihin, doğanın, binlerce yıllık birikimin bağışladığı, biçimlediği karakterdir, duruştur. Tariş’te sınıf, sanayide emek, Konak Meydanında kurtuluş, Fuarda neşe, Kıbrıs Şehitleri’nde keyif, Cumhuriyet Meydanı’nda özgürlük, Gündoğdu’da demokrasidir. Sorunsuz mudur, ne münasebet? Sorumluluk mudur, sonuna kadar evet! Bu sorumluluğun tükenmez kaynağı, kurtuluşun işaret fişeği, kuruluşun sönmeyen meşalesi, çağdaşlığın, demokrasinin, laikliğin simgesi olma bilinci ve duruşudur.

***

Yerel seçimler, yalnızca belediye başkanı, meclis üyesi, muhtar seçimi falan değildir. Kuşkusuz kentimizin, beldemizin, köyümüzün, mahallemizin esenliği içindir. Ama işin asıl gerçeği, bu yerel seçimlerin Türkiye’nin yaşadığı sorunlar ile ona biçilmeye çalışılan muammalara ve geri dönülemez sonuçlarına karşı gösterilecek duruşun ve itirazın göstergesi olacağıdır. 

İşte bu yüzden İzmir’in seçimi, yalnızca biz İzmirlileri ilgilendirmiyor. Bunu en iyi bilen, o yüzden her türlü aparatla, taktik ve söylemle İzmir’e yüklenen merkezi iktidardır. İzmir, ülke için taşıdığı anlamdan, simgesellikten, işlevden ve görevden vaz geçecek mi, vaz geçmeyecek mi? İşte gerçek soru budur.

***

Geleceğe karşı sorumluluk duyan, hayatı doğru okuyan, yarın çocuklarının gözlerine onurla bakmak isteyen her İzmirli, bu kentten gösterilecek duruşun parçası olmak durumundadır.

“Sevgilim” dediğim, eksiğiyle gediğiyle borcumu ödemeye çalıştığım, şiirini yazdığım bu kentin, 1 Nisan 2024 sabahı yalnızca kendisi için değil, ülkesi için verdiği kararla ışıldamasını diliyorum.

Küsmek, sütre gerisine saklanmak, türlü bahanelerle geri durmak İzmir’e ve İzmirlilere yakışmaz. Biz böyle davranmayanların çocuklarıyız ve keyfini sürdüğümüz İzmir, farkında olalım ya da olmayalım bu mirasın sahibi olduğunu bir kere daha kanıtlayacaktır. 

Sonra? Elbette çözülmesi gereken sorunlar ve yapılacak işler için yola koyulacağız.

Esaslar sağlamsa yürümek kolaydır. O esaslar da bu ülkenin çağdaşlığı, özgürlüğü, demokrasisi, laikliği, gerçek hak, hukuk ve adaletidir. Unutmayız, unutturmayız.