Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Halk dalkavukluğunu çöpe atacak olan, yine ve yalnızca halktır. Tek koşulu, halk olduğunu unutmayacak beyne, yüreğe, ahlaka, vicdana sahip olmaktır. Çağdaş dünyada bu erdemlere, demokrasi bilinci, yurttaşlık hakkı ve sorumluluğu eklenir. Bu donanıma sahip bir halk, her türlü haltı def etmesini bilir. Nereden biliyorsun diyenler, bir zahmet halk olma bilinciyle emperyalizmi def eden, geleceğini seçen ve hala kemire kemire tüketemediğimiz ama sayelerinde hala nefes alabildiğimiz değerleri yaratan o güzel insanlara bakıversin. Onlar her şeyden önce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk denen aydınlanma önderinin çevresinde toplanmayı seçtiler. Küflenmiş taçlar tahtlar, ahaliyi yoksulluk, yoksunluk ve cehalet batağında boğanlar, bütün bunları ahalinin masum ve saf imanını ideolojik malzemeye ve iktidar aparatına dönüştürenler, hainler, dönekler, işbirlikçiler çöpe atıldı. Aradan 100 yıl geçti, geldik bugünlere ve 40 gün sonra yerel seçimler yapılacak. Dün tarih çarkını yeniden var edip döndürenlerin torunları, kentlerinin yarınlarını belirleyecek. Ve bu seçimler asla yalnızca belediye başkanı, meclis üyesi, muhtar, ihtiyar heyeti seçimi olmayacak. Neden böyle dediğimize geleceğiz. Şimdi bu kadar sözü niye ettiğimize gelelim.

Ortalık toz duman. Demokrasimizin poz poz fotoğrafı, rötuşsuz biçimde çekiliyor. 100 yıldır kör topal yürüyen –ve bunun için her şeye rağmen mücadele edenlere minnet ve teşekkür borçluyuz- demokrasimizin geldiği nokta, iç paralayıcı. E suç yalnızca, siyaset podyumunda endam gezdirenlere, demokrasinin yalnızca partilere oy vermek olduğunu zihinlere sokuşturanlara, mesela “demokratik kitle örgütü” duruşunu “siğil toplum şeysine” çevirenlere mi aittir?

 “Ay o kim? Tanımıyorum mirim! O olmasın şu olsun, bu olmasın öteki nasıl? Oy da vermem, sandığa da gitmem!” Bu sözleri her yerde duyuyoruz. İktidar ve yanında saf tutup kalem ve çene oynatanlar, bu durumdan hayli hoşnut. Baktığında sanırsın ki, parti içi demokrasinin her gereğini yapmaktadırlar da, muhalefetin hali içlerini parçalamaktadır.  Konu dağılmasın, biz gelelim tırnak içinde andıklarımıza.

Yeryüzünden, ülkesinden ve yaşadığı yöreden sorumlu olmayı içselleştiren, geleceğini düşleyen bir yurttaş, oy vermeyeceğini kasıla kasıla niye söyler? Bir adayı tanıyıp tanımamak, kıza damat seçeceği için mi, duruşunu ve projelerini bilmek için mi önemlidir? Yeniden görüşene kadar, düşünmenizi isterim. İzninizle göz ameliyatına gidiyorum, iki hafta sonra döneceğim.