95 yaşındaki kayınvalidem Zeynep Hanım, ”İki büklüm oldum ama yaşamaktan bıkmadım hâlâ. Hayatın içindeki öyküler bitmiyor ki…” dediğinde bir güzel gülümsedim.

Hüzünler, sevinçler, acılar, doğumlar, ölümler, şenlikler, karşıtlıklar; yaşamın içinden geçen nice öyküler…

Yunus Bekir Yurdakul da yaşama dokunan kısacık öyküleri yazıp duruyor nicedir.

İzmir’de tanımayan var mı Yurdakul’u? Gazeteci, köşe yazarı, dergici, yayıncı, radyo programcısı, sunucu, editör…

“Okumayı, yazmayı, koşmayı/koşuşturmayı… kısacası oyunu, epey zamandır İzmir’de” sürdürüyor. Türkçenin doğru yazılıp, doğru konuşulmasına özen gösteren bir dil savaşımcısı.

Bir süredir de İzgazete’nin Kitap Adası’nda yolculuklar yaptırıyor bize. Yirmi yıldan bu yana da Dumansızlar öbeğimizin sınıf başkanı.

Saydım 16 kitabı çıkmış bugüne dek. “Üçüncü Mekân Esintileri” de yeni buluştu okurlarıyla.

Not tutan, belleğine yazan, biriktiren Yurdakul, “odalar” dışındaki üçüncü mekânlardaki anları çoğaltıp” bizimle paylaşıyor. Bildik, sıradan, sıkıcı, tatsız odalardan çıkararak, gülümseten, renklendiren anılar, anlatılarla…

Yurdakul’un öyküleri içinde İzmir’den de tanıdık nice yazar, şair dostumuz var; Ahmet Günbaş, Muzaffer Tunçağ, Ali Rıza Ertan, Attilâ İlhan, Avram Ventura, Aydın Şimşek, Bahri Karaduman, Baki Yiğit, Berin Taşan, Cebrail Sürücü, Cem Seyhun Ünbay, Didem Madak, Erdoğan Aytekin, Esen Özelli, Eşref Karadağ, Fergun Özelli, Hidayet Karakuş, Hüseyin Yoldaş, Mevlüt Kaplan, Mavisel Yener… Ve daha niceleri…

İzmir’in yeni yayınevi Pagos’tan çıkan Üçüncü Mekân Esintileri’nin editörlüğünü titiz bir yazın emekçisi Muhittin Bilgin yapmış. Kapak çizimi, kitap içi desenler de yine usta bir sanatçı Murteza Albayrak’tan.

“Mutlu bir günü huzurlu bir uykuyla noktalamanın anahtarı üçüncü mekânda” mı ola?

ŞİİRİN DEVRİMCİ SESİ

Yaşamın içindeki öyküler gerçekten bitmiyor. Ömür denen süreç bitse de anılara yükleniyor öyküler, anlatılıyor, paylaşılıyor.

Şair dostum Ahmet Günbaş sosyal medya sayfasında paylaşmıştı geçen hafta Timuçin Özyürekli’yle ilgili yazısını. Nicedir sağlık sorunlarıyla boğuşan şiir yoldaşımız Timuçin’in durumundan haberler iletmişti bize.

Duyguyla, hüzünle, içim burkularak okumuştum yazıyı. “Dostluk, arkadaşlık, yoldaşlık, dahası ‘güzel insanlık’ denince akla gelen nitelikli kişiler vardır.” Onlardan biri de şair Timuçin Özyürekli’ydi!

“Di” diyorum; yazımı onun üzerine kurmuştum, sağlığıyla ilgili haberler verecektim ki şair dostum Asım Öztürk, “Başımız sağ olsun diyerek acı haberi verdi. Sarsıldım!

Benim de 22 yıldır tanıdığım, dostluk ettiğim, birçok etkinlikte birlikte olduğum, soylu, onurlu, kişilikli, devrimciliğinden ödün vermeyen bir yazın emekçisiydi Özyürekli.

Yazar Tacim Çiçek Evrensel Gazetesi’nde şunları yazmıştı (14 Mart 2019): “Şiiri soluyup yaşayan yetke bir şair olarak o yaşadığı sürece bir tek şiirle cebelleşmeyi çok isterdi ama hayat denen zorlu ve görünmez çok gözlü dev ona da, onun gibi yüzlercesine de bu isteğini gerçekleştirecek ortam bırakmadı bir türlü.”

Yeri ışıklarla donansın. Onu çok özleyeceğiz biliyorum. Söz bitti! Şiirleri, kitapları, anılarıyla yaşayacağız Timuçin’i. “Aynaya Her Baktığında” şiirinden dizeleriyle uğurlayalım şairimizi:

geçmişi unutur, unutulursun, kimse anımsamaz seni…

yoksul sofranda söylenir durmadan acılı türküler
çoğalır buzlu camların arkasında timsah gözyaşları
yüzünü nereye dönsen bir ihanet kucaklar gövdeni
ah! ne kadar yalnızsın, ne kadar kendinden uzak!
aynaya her baktığında…