Internet dolu dizgin hayatımıza girerken ne kadar da heyecanlıydık. Her firma hatta kişi web sitesi yaptırmak için yanıp tutuşurdu. Şimdi ise web sitesi algısı çok garip bir yere doğru sürüklendi. Elbette çok başarılı işler halen var. Gazetemizin sitesi dahil ulusal gazete siteleri, büyük markaların siteleri, birkaç online satış sitesi iyi durumdalar. Ancak küçük ve orta ölçek birçok firmanın web sitelerinin durumu bir “garip”. Web sitelerinin geneline bakınca sanal bir “mad max” dünyası yaşıyor gibiyiz. Birçok firmanın kırık dökük web siteleri Türkiye’nin internetini doldurmuş durumda. Kimi site eski, kimi yenilenmeye çalışmış ama kesin bir başarısızlık olmuş, kimi kullanılan temalardan gelen “lorem ipsum” doldurma yazılarını bile temizlemeye üşenmiş. Peki ne oldu da web sitesi yapmayı başaramadık, başaramıyoruz?

Sorunlar katmanlı ama temelinde iş yapma felsefemiz var. Bu felsefenin de birkaç büyük problemi var. Bu problemin ilki şu, Türkler olarak bilmediğimiz bir işe başlarken detaylı düşünmüyoruz. Ne kadar sürer bu yüzden tam hesaplayamıyoruz. Önyargılara ve kulaktan dolma bilgilere dayalı kesinlikle imkansız süreler belirliyoruz. O süre bir gün bile aşılsa o işi başarısız kabul edilip vazgeçiyoruz. İkincisi uzun vadeli planlar doğru dahi yapılsa sabrımız kesinlikle yok. Bizim için bir iş uzun sürecekse zaten yapılmamalıdır. Üçüncüsü ise “mış” gibi işleri “yapılmış” işler ile aynı kefeye koyuyoruz. Yap “mış” gibi olmak ile “yapmak” bizim için aynı. Nasreddin Hoca bu durumu birkaç kelime ile özetlemişti. “Dostlar alışverişte görsün”.

Bu üç sebepten dolayı başlarken detaylı plan gerektiren, bu detaylı planlar için maliyette gerektiren, sürekli geliştirmeler ile başarı sağlanacak web sitesi yapım işini beceremedik. O sebeple herkes kandıracağı kişi kendisi dahi olsa bir süreden sonra yapmayı zor bulduğu için yap “mış” gibi göstermeyi tercih etti. Bu şekilde işe yaramayan işi boş siteler etrafımızı sardı.

Diğer büyük problem ise eğitim sistemi oldu. Su gibi bir ihtiyaç haline gelmiş “web sitesi yaptırmak” için kimseyi yetiştirmedik. Öncelikle üniversitelerde web sitesi yapım işi o kadar hor görüldü ve görülüyor ki birkaç istisna haricinde bırakın böyle bir bölüm açılmasını, müfredata bile “web tasarım” diye bir ders konulmadı. Her anabilim dalı bu görevi birbirine salladı. Önce Güzel Sanatlar’a web tasarım konulsun dendi, sonra ise bu Bilgisayar Mühendisliği’nin işi dendi. Sonuçta geldiğimiz nokta içeriği belli olmayan bir iki ders dışında ortada öksüz duran eğitimi üniversitelerde verilmeyen koca bir iş sahası kaldı. Bilin ki üniversitelerde Sümer Tarihi’nin eğitimi verilir ama web tasarım eğitimi verilmez.

Niye mi? Çünkü Türkler önce asker sonra web tasarımcı olarak doğar. Her bir Türk potansiyel web tasarımcıdır. Hayretle bu bakış açısının yaklaşık 20 senedir değişmesini bekliyorum. Ama bırakın değişmeyi giderek kötüye gitmeye başladı. Kimsenin asıl işi web tasarım değil. Çok karışık bir iş ama sorsanız herkes uzman seviyesinde her şeyi biliyor. Ortaya çıkan facia websiteleri için de hemen hepsinde aynı bahane de hazır. “Ben biliyorum ama uğraşmadım”. Hayır bilmiyorsunuz. Bir yerden hazır tema indirebiliyor olmanız sizi web tasarımcı yapmaz. Herkes her gün çok “duvar” görüyor ama artık bu kadar duvar gördüm “bende bir duvar ustasıyım” demiyor, değil mi?

Sonuçta ne oldu? Ortada çok büyük bir web sitesi yaptırma talebi olmasına karşın, bunu sağlayabilecek yeterli ve kalitede web tasarımcı yetişmedi. Olanlara da “bu çok basit iş” ben bile yaparım algısını kıramadığımız için para da vermiyoruz. Üstelik web tasarım işinin firma kapanana kadar her gün geliştirilmesi gereken bir iş olduğunu hala kabul etmiyoruz.

Türkiye 20 sene önce web tasarım yaptırma konusunda çok daha başarılı ve heyecanlıydı. Şimdi ise o heyecanı da kaybetti. Web tasarımı, birkaç hazır paket satmak isteyen yurtiçi ve yurtdışı firmaların da katkısı ile karışık, gerçek uzmanlık gerektiren, ticarette para kazanılması için mutlak şart, büyük teknoloji gelişmelerinin yaşandığı saha olmasına karşın ülkemizde tuhaf bir şekilde hor görülen, “yaparız bir ara” denilen, iş sektörü haline geldi. Bu kör bakış açısı ile önyargımızı da değiştiremeyince web sitelerinde de vazgeçtik. Şimdi bir firmanın web sitesine girip işe yarar bilgi bulunca kendinizi şanslı hissediyorsanız nedenleri bunlardır. Paylaşmak istedim.