Hayatınıza, dünyayı değiştireceğini, bir yenilikçi veya bir teknoloji geliştiricisi olduğunu iddia edip sonradan gözünüzde mucize hemoroid kremi pazarlayıcısı haline gelen kaç kişi girmiştir? Ne kadar çoklar değil mi? Ve yine de bu bilim ve teknoloji tüccarları bazen dolaylı bazen doğrudan ama bir şekilde bizi sürekli kazıklamayı başarıyorlar. Bilimsel gelişmeler ve teknoloji, tarihin her döneminde para kazanmak için “ilahi bir güç” gibi pazarlandı. Örnekteki gibi her derde deva kremler de satıldı, kimileri çok daha entelektüel kılıflar buldu. Ama bu yüzyıl çok daha vahşi oldu. Çünkü tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bilimsel ve teknolojik gelişmelere aşırı bir inancımız var. Sanki tüm beşeri sorunlarımızı çözebilecek yegane çözüm olduklarına inanıyoruz. Ek olarak “fırsat kaçırıyor ama” duygusu kadar insanoğlunu tahrik eden başka bir pazarlama metodu yoktur. Teknoloji de özünde gelecekten bir şeyler sattığı için bu pazarlama metoduna çok sağlam bir zemin sağlıyor.

Pazarlanan ve satılan şey sonuçta gerçek bir ürün ve hizmetse ve hayatınızda küçük veya büyük olumlu bir değişim yaratıyorsa bu yatırımınızdan mutlu oluyorsunuz. Ama satılan şey, sadece bir suiistimal aracı ise bunun adı en hafif şekilde “kötü yatırım” veya hadi diyelim, bariz bir “dolandırıcılık” oluyor.

Peki neyin yararlı neyin iyi paketlenmiş süslü bir kazık olduğunu nasıl anlayabiliriz?

Baştan fikrimi söyleyeyim. Ne kadar uyanık ve tedbirli olursak olalım her şekilde para, zaman ve güven kaybetmekten kurtulamayacağız. İki sebepten dolayı bu mümkün değil. Birincisi safkan dolandırıcıların ve dalaverecilerin yöntemleri her zaman bir adım önde oluyor. İkincisi, sizi kötü bir ürüne veya batacak bir işe yatırım yapmaya ikna eden herkes de dolandırıcı ve dalavereci değil. Çoğu kişi yatırımlarına ortak arayan iyi niyetli kişiler de olabiliyor. Oradaki sorun batacak gemiye tek başına binmemiş olmaları. Ama iki sebepte sonuçta aynı kapıya varsa da birinci tipteki kişilere para ve zaman kaptırdığınızda gerçekten canınız daha çok sıkılıyor. İşte hayattan ayıklanması gereken bu tipteki kişiler.

Para kazanmak için “vaat balonları” pazarlayan bu kişileri ne kadar hızlı tespit edebilirsek hayatımız bir gün daha güvenli bölge de kalıyor.

Bu “mucize tüccarlarının ve balon satıcılarının” tipik özellikleri birbirine çok benziyor. Çok özgüvenli hareket ediyorlar. Her duruma, her musibete efsunlu olduklarına dair müthiş bir sahte özgüvenleri var. Dünyaya meteor çarpsa yeni bir gezegene taşınacak kadar hazırlıklı olduklarını iddia edebilirler. Her zaman hızlı ve kesin konuşuyorlar. Konuşmaların büyük çoğunluğu kendilerinden ve planlarından oluşuyor. Karşındakini çok az dinliyorlar. Sattıkları ürün veya hizmet hakkında diplomaları olsa dahi aslında çok bilgili de değiller. O yüzden teknik bilgiden ziyade popüler içeriklerden bahsedebiliyorlar. Zaten o kadar bilgiyi öğrenecek kadar zahmete katlanacak tipte insanlar olsalar “balon satıcısı” olmazlar. Az göz teması kurup kurduklarında bunu karşındakini susturmak için kullanıyorlar.

Bir noktadan sonra hayalleri kendilerini de ele geçirdiği için dünyanın en saçma fikirlerini dahi pazarlayabilecek hale geliyorlar. Ama asıl hedeflerini de asla unutmuyorlar. Kolay para. Aslında buraya kadar klişe bir ucuz pazarlamacı tipi çizdik. Normalde bu kişiler karşınıza çıksa “hadi canım” diyebilirsiniz. Ancak pazarladıkları şey sağlık, teknoloji, bilişim, gelecek vs… olunca kafa karışıklığına sebep olabiliyorlar. Çünkü gerçek bilim, teknoloji üreticilerinin de benzer ruh halleri var. Yeni bir alanda yeni bir şeyler üretmenin heyecanı ile uzun uzun anlatmayı ve yapacaklarından bahsetmeyi seviyorlar. Onların da egoları yüksek. O yüzden dalavereciler ile balon satıcıları rahatlıkla karıştırılıyorlar. Aradaki farkı sadece zaman belirleyebiliyor. Biri sizi boşluğa atarken diğeri huzurlu bir zenginliğe taşıyor.

Mucize vaat edenden uzak durun

Zamana bırakmadan bu dalaverelerden kaçınabileceğiniz bir ipucu var. Mucize vaat eden ve mantığınızı zorlayan cümleler ile satılan her şeyden uzak durun. Bu kadar aleni olanı söylemeye bile gerek yok diye düşünüyor olabilirsiniz ama hayat zorlaştıkça insanlar çıkış yolunu daha da uç fikirlerde aramaya yatkın oluyorlar. Mucize pazarlayanlar da bunu biliyor ve manipüle sonuçlar gösterip kendilerini akıllı sizi fırsatı kaçıran gibi hissettiriyorlar. Ama emin olun ki insanları kandırıp “kolay para” kazananlar da o kadar kolay ve karşılıksız para kazanmadı. Karşılığında kaç kişinin güvenini sattılar. Bu kolay bir şey mi? Yanlış da anlaşılmasın. Servet düşmanı da olmayalım. Para kazanmak, zengin biri olmak kesinlikle kötü bir şey değil. Çünkü zengin olmak kimseyi kötü yapmıyor. Para kim iseniz onu daha fazlası olmanıza yol açıyor. İyi niyetliyi daha büyük bir iyi niyetli ama fakirken de kötü niyetliyi daha da büyük rezillikler yapacak biri haline getiriyor. Mucize satıp, adam kandırıp zengin olanlar işte bu yüzden tehlikeliler. Onlara fırsat verip dünyayı daha da kötü bir yer yapmayalım. Sağlıklı günler dilerim.