'Üniversitelerimizde insanlar uluslararası standartlardaki başarıları ile, araştırmaları ile algılanmıyor. (Bizden mi? bizden değil mi? Hangi topluluğa, hangi düşünceye aidiyeti var) gibi saçma sapan bir yolun içine girildi. Öğrencilerin bu kokuşmuş üniversite düzeni içinde daha kolay nasıl mezun olacağına baktığını, bir çoğunun ise hiç çalışmadan diploma aldığını görüyoruz.''
Türkiye'nin en önemli üniversitelerinden İstanbul Teknik Üiversitesi'de görevinden istifa eden bir öğretim üyesinin feryadı bu...
Nerelerden nerelere geldi üniversitelerimiz. Tam 206 üniversitemiz olmuş.Aslında sevindirici bir rakam gibi. Ama gelin görün ki çoğunun içi boş.
122 bölümünde öğrencisi olmayan üniversite var bu ülkede. Adı var kendi yok. 3 fakültesinde, 5 fakültesinde hiç öğrencisi olmayan üniversiteler var.
Binaları yok, öğretim üyeleri yok ama tabelası var. Hayalet üniversite bunlar...
Bu ülkede profesörü olmayan, doçenti olmayan doktoru olmayan tıp fakültesi var. Ama Halep'e Tıp Fakültesi kuruyoruz.
Yine de hakkını da verelim. Öğretim üyesi eksik olan hiç İlahiyat Fakültesi yok.
206 üniversitenin 58'i İstanbul'da. Millet dalgasını geçiyor. Bunlara artık E-5 Üniversitesi diyorlar.
Bu tabloya bakınca AKP iktidarının bakış açısının, tabela üniversite sayısında bir patlama yaşattığını söylemek mümkün. Haliyle üniversitelerin içini boşaltınca bilimsel sefalete sürüklenmek ve dünya üniversiteleri sıralamasında alt sıralara inmek de kaçınılmaz oluyor.
Merkezi Londra'da bulunan Yüksek Öğretim Derecelendirme Kuruluşu QS'in ''2021 Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında" ilk 500' e yalnızca bir tek üniversitemiz, Koç Üniversitesi girebilmiş.
Peki 2012'de durum neydi? Tam 10 üniversitemiz ilk 500'de yer almaktaydı. 9 yılda geldiğimiz noktayı görüyor musunuz?
Gelelim Boğaziçi Üniversitesi'ne...

2010'da 139'ucu sırada, 2015'de ise 89'cu sırada yer alan bu güzide üniversite, şimdilerde 600-800 başarı aralığında. Ancak üniversite şimdi atanmış partizan rektörüyle gündemde. AKP'li rektör, okulu dünya sıralamasında ilk yüze sokacağını söylemiş. Siyasiler ''Yaptıklarım, yapacaklarımın teminatıdır ''derler. Boğaziçi'nin atanmış rektörünün kurucusu olduğu Haliç Üniversitesi sıralamada 863'üncü. Bir önce görev yaptığı İstinye Üniversitesi ise ancak ilk üç bine girebilmiş.
Üniversiteye tescilli bir AKP'li akademisyenin atanması doğal olarak öğrenci ve öğretim üyelerinin tepkisini çekiyor. Onlar atanmış, tepeden inme rektör yerine üniversite öğrenci ve akademisyenlerinin katılımıyla seçilecek, üniversiteyi başarıları ile geleceğe taşıyacak bir akademisyenin rektör olmasını istiyorlar. İstediğiniz kadar provake edin (Yakmayacağız, yıkmayacağız.) diyorlar. Atanmış rektörü iktidar ve suç örgütü liderleri dışında destekleyen kimse yok.
Bu akademisyenleri, öğrencileri provakatörlükle, teröristlikle suçlamak, onları başı ezilecek yılanlar olarak görmek hiç kimseye yarar sağlamaz. İhtimaller üzerinden öğrencileri tutuklamak da asla çözüm olamaz. 2015'de seçmenlerin yüzde 2'sini oluşturan Z kuşağı, 2023 seçimlerinde seçmenlerin yüzde 16'sına ulaşacak. Unutulmamalı ki bu gençler bugün yaşananları not ediyor...