Tesellimiz Venezuela'ydı. O'nu da geçtik. Ekonomik krizle boğuşan bu Güney Amerika ülkesinde Mart ayında aylık enflasyon yüzde 1.2, yıllık enflasyon ise yüzde 67.8 oldu. Neyse ki dünya enflasyon liginde yüzde 276'lık bir oranla Arjantin liderliğini sürdürüyor. O'nu Suriye ve Lübnan izliyor. Venezzuela'yı bu ay geride bırakan ülkemiz dördüncü sırada.
Talihsizlik Hazine ve Maliye Bakanlarında mı? Bilemiyoruz. 20 yılda hiçbiri enflasyonun ateşini söndüremedi. Ne diyordu anlı şanlı Damat Bakanımız; ''Burası çok önemli! Mart ayı Şubat’tan daha iyi olacak. Nisan ayı Mart’tan.Tabii ki Mayıs ayı Nisan’dan daha iyi olacak.'' Olmadı… 2020 Kasım’ında bir İnstagram mesajıyla veda etti. Akıllarda kalan, doları 7-8 lirada tutma çabasıyla buharlaşan 128 milyar dolar oldu.
Nureddin Nebati ayrı bir alemdi. ‘Heteredoks politika, epistemolojik kopuş, neoklasik yaklaşım' açıklamaları beynimizi nasıl da kaynatmıştı. Ama neyse ki gözlerindeki parıltıyı görmemiz için altı aylık bir uyuma devresini yaşamamız gerekmemişti.
***

Ve ithal bakan Mehmet Şimşek'le bir kez daha tanışmak olanağı bulduk 2023'te. Tabii serde Dünya Bankası guvernörlüğü olunca sayın bakanımız kafayı dar gelirliye taktı. Enflasyonun en önemli sebebi asgari ücretler ve emekli maaşları olmalıydı. Asgari ücretliye yılda bir defa zam yeter de artardı bile. Emekliye seyyanen zam yapılması ise dışarıdan en az yüzde 50 faizle borç alınmasını gerektirirdi ki bu da 'milli felaket' olurdu.
Bu göreve gelen bütün bakanların söyleyemedikleri bir şey vardı; enflasyonu düşürmenin en önemli yolları, yatırım ve üretimi, aynı zamanda istihdamı artırmak, dış ticaret açığını düşürmek, gelir adaletsizliğini gidermek, israfa, aşırı kamu harcamalarına son vermek olmalıydı. Yatırım ve üretimi artırmanın ilk koşulu da elbette hukuk düzeni, yargı bağımsızlığı ve demokrasiydi. Sayın bakanlarımız bunu dile getirmedikleri için de yıllarca 'Faiz sebep, enflasyon sonuç' saçmalığıyla ülkede bugünkü tabloyu yarattılar.
***

AKP iktidara geldiğinden bu yana yaklaşık 3 trilyon 200 milyon dolar vergi toplanmış. Dışarıdan 500 milyon dolar civarında kredi alınmış. 'Babalar gibi ' satılan kamu mallarından 71 milyar dolar gelir elde edilmiş. Toplam gelir 3 trilyon 831 milyar dolar. Yani yılda yaklaşık 182 milyar dolar. Buna karşılık Hazine eksi bakiyede. Yıllardır kar eden Merkez Bankası bile zararda... Yetmedi 20 yılda yüzde 120 artan bir hiper enflasyon, 20 kat artan döviz ve yüzde 90'ı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan bir toplum.
Nerede arkadaş, nerede bu para? Döviz üzerinden Hazine’yi borçlandırıp köprü, otoyol, havaalanı, hastane müteahhitlerine aktarılan milyonlarca dolarda mı? Yandaş müteahhitlerin, iş adamlarının silinen milyarlarca dolarlık vergi borçlarında mı? Kiralanan ya da satın alınan binlerce araç, uçak, helikopter ve İHA'larda mı? Vakıf, tarikat ya da cemaatlere aktarılan fonlarda mı? Onlarca saraya harcanan milyarlarda mı? Yoksa milyonlarca Suriyeliye, Afganlıya aktarılan dolarlarda mı? Nerede?..
Yüksek enflasyonla asgari ücretlinin, emeklinin, hayalleri çalınan gençlerin parasını yandaşlara transfer eden, şatafatlı yaşamlar içindeki kibir abidelerine ilk ders 31 Mart'ta sandıkta verildi.
Maldivler’de yaptığı tatili, Monaco'da yediği ıstakozu ucuz et kuyruğundaki vatandaşın gözüne sokanların iktidarına da ilk sandıkta ikinci ders verilecek.