Yıl 1930... İstanbul Erenköy'de bir köşk. Şevki Paşa adlı köşke giren çıkan belli değil. Evin sahibi Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat. Sürgünde olduğu Erbil' den 1909 gerici ayaklanmasında İstanbul'a gelerek isyana katılmış.
Müritlerinden Laz İbrahim'i halife olarak Manisa 'ya gönderir. Bu sefil Manisa'da Şeyh Esat'ın desteği ve gönderdiği paralarla örgütlenir. Örgütünde görevlendirdiği kişilerden biri kimdir bilir misiniz? Kendini mehdi ilan eden Giritli Mehmet... Yani Menemen'de şehit edilen kahraman Türk subayı Kubilay'ın katili şerefsiz yobaz. Teker teker hesap verirler. Şeyh Esat'ın da içinde bulunduğu 28 kişi idama mahkum edilir. Esat, Erbili'nin cezası yaşı dolayısıyla müebbete çevrilir. Cezaevinde ölür ve Menemen'e gömülür. 4 Ocak 1931 tarihli, Vakit gazetesi Şeyh Esat'ın şu sözlerini manşete taşır: 'Fena yaptım. Böyle kanlı işlere bulaşmayacaktım! "
İşte geçtiğimiz hafta İzmir İl Müftü Yardımcısı ile Menemen Müftüsü’nün çocukları götürdüğü yer bu Cumhuriyet ve devrim düşmanı Şeyh Esat'ın türbesi. Kayıtlarda ziyaret sırasında müftünün bu haine düzdüğü övgüler var.
***

Ziyaretin ÇEDES programı çerçevesinde düzenlendiği söyleniyor. Bu nasıl bir programdır? Okullarda sınıflara sembolik mezarlar kurularak ölen anneler için anma törenleri düzenleniyor, uygulamalı hac eğitimi veriliyor, gerçek bıçaklarla kurban kesme provaları yaptırılıyor, çocuklar zorla mezarlıklara götürülüyor. Bu çocukların yaşayacağı travmaları düşünebiliyor musunuz? ÇEDES, Milli Eğitim’i Diyanet’e bağlama planının bir parçası mıdır?
Ne oluyoruz? Nedir bu Cumhuriyet düşmanlığı? Şeriat özlemcileri bu özlemlerini Adliye koridorlarına kadar taşıyorlar. Cumhuriyet Savcılarının kapılarının önünde "Yaşasın şeriat" diye nara atıyorlar. Diyarbakır'da birçok yere şeriat afişleri asılıyor.
Şeriat özlemcilerinin yanında Atatürk düşmanları da boş durmuyor. İstanbul'da hanedan düğününde bir hain "Osmanlı’yı süren soysuzları da lanetle anıyorum’’ diyor. Korkak yobaz gelen tepkiler üzerine Ata'yı kastetmediğini söylüyor.
***

Aslında tüm bu olanlar iktidardan güç alan, özendirilen çevrelerin laikliğe karşı giriştikleri bir gövde gösterisi. Cumhuriyet’in ne kadar sağlam temeller üzerine kurulduğunu, yıkılamayacağını, kurucu değerlerin değişmeyeceğini bu kaz kafalılar bilmezler mi? Elbette bilirler. Ancak bir taraftan seçim öncesi gündemi ekonomik sıkıntılardan uzaklaştırmak, diğer yandan Cumhuriyet düşmanlığını sıcak tutmak adına beyhude çabalarını sürdürerek sahneden uzaklaşmak istemiyorlar. Yapay polemiklerle toplumun sinir uçlarıyla oynuyorlar.
Gerçek şu ki: Cumhuriyet’in tek taşını yerinden oynatmaları mümkün değil. Ayrıca 31 Mart'ta sandığa giden halkın en önemli kriteri de ekonomik sıkıntılar olacak...