1.BÖLÜM

Bazen söyleyeceklerimi söylemekte, bazen de yazmakta güçlük çekiyorum. Bazen içim bir hayal denizi olup, umut ülkesine giden gemileri taşıyor.

Bazen de öyle bir karamsarlık çöküyor ki iyilerin kazandığı masallara, uçan kuşların göçlerini tamamlayacaklarına bile inanasım gelmiyor.

Umut, hayatımda kaybetmeyi istemediğim en büyük duygudur. Hatta her zaman söylerim; İnsanın umudu, hayali olmazsa insanı miskin bir kediden daha üstün gayretlere sokacak hangi sebep olabilir.

İnsanın bir mücadele vermesi için önce hayalinin sonra da umudunun olması gerekir. Benim her zaman çok büyük hayallerim oldu. Hayal denizinde o kadar çok gemim var ki bu coğrafyada çok zengin bile sayılırım.

Bu gemilerimi tüm deniz şartları ile mücadele edecek, her yere ulaşabilecek güç ve materyal ile doldurmuş olsam da ulaştığı umut ülkelerinde kimi zaman bombardımana tutuldu, kimi zamanda o kadar yoksul bir ülkeye düştü ki karın doyurma mücadelesinden içindeki değerleri kıymeti anlaşılmadı.

Bugün bu sancılı süreç bana çok zor geliyor. Bazen tüm gemilerimi kıyıya demirleyip hayal denizinde balık tutasım geliyor.

Hatta bazen olta atıp öylece mehtaba bakıp durasım geliyor. Hayat bazen ne düşündüğün değil ne yaptığınla anılıyorsun. Bu hayatı çokta kaile almamak gerek neden mi?

Bundan aylar önce olan o felaketi 90 saniye ile noktaladık kimileri bu hayattan göçüp gittiler kalanlar da hayatta mı? Değiller mi? onu da bilemiyor. Depremle bizler çok şey yaşadık ve gördük dostun diye söylediğin düşman düşman dediğin sana dost olmuş NEDEN Mİ?

2.BÖLÜM

İnsanların menfaatleri insanların çıkarları her şeyin önüne geçtiği bu düzende sizlere kıssadan hisse bir hikâye anlatarak noktalamak istiyorum.

Zamanın birinde adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpeği gömer, görenler onu, zamanın kadısına şikâyet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar. Adam: Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim der.

Kadı: Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun? diye çıkışır. Adam: Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10 bin dirhem vermemi vasiyet etti. Bunu duyan kadı: Rahmetli köpeğin ölümü bizi fazlasıyla üzdü der. İnsanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ederler.

Kadı onlara der ki: Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, Ashab-ı Kehf köpeği kıt Mir’in soyundan geldiğini keşfettim.

Günümüzde pek çok kimsenin hali böyledir. Bazı insanların; değer yargıları, duruşları, eğilimleri, sözleri ve hatta kararları menfaatleri çerçevesinde değişiyor. Haram kazançlarına, yolsuzluk ve haksızlıklarına Hak elbisesi giydirmeye çalışıyorlar. Yalanlar havada uçuştukça bunları alkışlayanlar daha da artıyor. Ahlak zaafa uğradıkça dinin yasakları bile para etmiyor maalesef.

Bu hayatta bir duruşu olmalı bir insanın menfaatler önüne geçmemeli ama böyle sözlerin sadece yazıda kaldığını herkes biliyor. Yazılarda kalmayacak bir hayat diliyorum…