Son zamanlarda iki de bir önümüze yeni bir kavram çıkmaya başladı. Sanayi 4.0. Bu Almanların başlattıkları kabul edilen 4. sanayi devrimine karşılık geliyor. Kısaca bakarsak;
Birinci Endüstri Devrimi buharlı makinelerin bulunması ile başladı. İkinci Endüstri Devrimi seri üretime geçiş ve üretimde elektriğin kullanılması ile oldu. Üçüncü Endüstri Devrimi de elektronik ve dijital teknolojilerin seri üretimin optimizasyonuna katılması ile gerçekleşti. Dördüncü Endüstri Devrimi ise birbiri ile konuşan, anlaşan, veri alışverişinde bulunarak, çevreye daha duyarlı, her türlü aracın birbirine entegre edildiği, optimize edilmiş, çevre duyarlılığı olan bir sistem şeklinde kısaca özetlenebilir.
Sanayide böyle bir devrim başladı ise, biz turizmciler de neden turizmde bir devrim yaparak, tüm yukarıdaki olumlu özellikleri bünyesinde bulunduran, yeni bir turizm anlayışı getirmeyelim. Hayal kurmaya para almadıklarına göre, düşünmeye başlamakta geç bile kaldığımızı bile söyleyebiliriz.
Turizm 1.0 ne olabilir mesela. İlk yapılan turizm atağı. Ailelerin bireysel olarak, otomobilleri ve karavanları ile önceden organize ettikleri veya etmedikleri bir tatile çıkmak olabilir mi?
Turizm 2.0 da belki, otobüsle yapılan ve bizim Anadolu Turu olarak adlandırdığımız, on yıllarca bir veya iki haftalık programlarla Anadolu’yu hallaç pamuğu gibi attığımız evreye diyebiliriz. Başlangıçtaki durum geliştirilerek daha büyük bir hareket sağlanmıştır.
Turizm 3.0'a gelince; Bunu da günümüzün hoyrat turizmine karşılık getirsek yanlış olmaz herhalde. Globalleşme balonunun gazı ile kitleleri gazoz kasası gibi, oradan oraya taşıyarak, “Her şey dahil, Türkiye hariç” konsepti içinde, otellerin kale duvarları içinde saklayıp yapılan turizm de günümüz turizmine uyuyor. Büyük tur operatörlerinin fiyatlarla istediği gibi oynadığı, başta otelciler olmak üzere, yerel turizmcileri adeta esir aldığı vahşi turizm: “Daha çok otel yapmalıyız, daha büyük otel yapmalıyız…”
Çok turist, daha çok turist, daha daha daha çok turist...
Fiyatlar? Onları sormayın. Onlar yerlerde sürünür. Yatırım yapmış yerel insanları üç kuruşa mahkum ederler. Memlekete faydası YOK! Zararı ÇOK! Üç kuruş verir, tüm kaynaklarınızı tüketir. Sizi de kendisine bağımlı yapar.
Geldik Turizm 4.0'a. Tabii böyle bir kavram yok. Ancak olması gereken, içimizden geçen olarak birkaç satır da onun için yazalım. Turizm 4.0 olsa olsa Akıllı Turizm olur. Hoyratlığı, vahşiliği bırakmış, aklı başına gelmiş Akıllı Turizm. Yani doğruyu bulmuş.
Belki bütünü bilip, yerel davranmak da diyebiliriz. Dünyada turizm konusunda ne olup bittiğini bileceksiniz, ama yerel davranacaksınız. Halkın, ülkenin çıkarları doğrultusunda, mirasyedi gibi değil.
Modern dünyanın tüm olanaklarından yararlanacaksınız. Akıllı binalar, çevreci yapılar, çevre kirliliği yaratmayan araç-gereç. İletişim olanaklarını sonuna kadar kullanacaksınız. İnternetin, sosyal medyanın tüm olanaklarını. Tüm dünya ile iletişim halinde olacaksınız yani. Ama yerel davranacaksınız. Ülkenin, halkın çıkarları doğrultusunda.
Bir de, koltuğunuza zarar gelmesin diye, hemen koruma pozisyonu alıp, bilgiyi, bilenleri kendinizden uzaklaştırmayacaksınız. Ne demişler?
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp!