Sarı taksi-Uber kavgasında tabii ki Uber'ciyim.
Çok şükür ikisini de ihtiyacımın olmadığı bir yerde yaşıyorum ama uzaktan da olsa oyum medeni, dürüst ve güvenli olandan yana.
İzmir taksi esnafı İstanbul'da çalışanlara göre zemzem suyuyla yıkanmış gibi gerçi ama yine de ihtiyacım olsa İzmir ve Çeşme'de yaygın olsa, tercihimi Uber'den yana kullanırım.
Hele şu sarı taksi teröründen sonra inadına Uberciyiz.
Sokak eşkıyaları Uber araçların hem sürücülerine hem müşterilerine saldırıyorlar ve kimse de bunlara dur demiyor.
Hatta seçim öncesi üç-beş oy uğruna destek bile veriliyor.
Bu kaba saba taksicilerden birini izledim haber bülteninde.
“Hiç normal bir bayan Uber'e biner mi yav?” diyordu.
Hay sizin o kalın kafalarınıza normal-anormal ne kadar 'bağyan' varsa düşsün e mi?
Bu cahillerin söylemleri o kadar akıl ve mantık dışı ki insan ne cevap vereceğini de bilemiyor.
Haberimiz yok ne yapılıyor acaba Uber araçların içinde?
Şampanyaların su gibi aktığı partiler mi veriliyor cıstak cıstak?
Yoksa sürücü beylerle cima mı ediliyor kırmızı ışıklarda falan?
Pembe otobüse binmedi demek ki yollu deyip tecavüze kalkışan bu ilkel ırktan bir an önce kurtulmamız gerek.
Bunlar artık iflah olmaz ama en azından çocukları torunları kurtarılsın.
Türkiye bir an önce yüzünü tekrar aydınlığa, medeniyete dönsün.
Okuyan insan görünce midem bulanıyor diyenler tarihin karanlığına gömülsün, eğitimin, adaletin, huzurun, bilimin ışığı bir an önce bu topraklara düşsün.

Seçim gibi seçim


Oh be kardeşim sonunda seçim gibi seçim, kampanya gibi kampanya, siyaset gibi siyaset görmeye başladık.
Meğer bu ülke gençleri hiç de apolitik değilmiş.
Sadece kendisini temsil edecek insanlar olduğuna inanmıyorlarmış.
Uzun yıllar sonra ilk kez bir seçimde insanlar mecbur olduğu için değil, yürekten desteklediği için bir partiye, bir lidere oyunu verecek.
Katılımın diğer seçimlere göre daha yüksek olacağı şimdiden belli.
İkinci tura kalınacağına kesin gözüyle bakıldığı için tatil rezervasyonları ardı ardına iptal edilmeye başlandı bile.
Demokrasi ve bu ülkenin geleceği adına sevindirici gelişmeler bunlar.
Toprağa gömülen umutlar yeniden yeşerdi.
Müthiş adaletsiz bir yarış var şu anda ama ibre her geçen gün bu haksızlığa sebep olan kesimden uzaklaşıyor.
Televizyonlar gazeteler istediği kadar hak yesin.
Yeni dünya düzeninde artık sosyal medyanın gücü diye bir olgu var.
Bazen seçim kazandıran, bazen hükümet düşüren bir güç.
Çünkü orada her ses özgür, her düşünce kendini ifade ediyor, hiçbir şey gizli kalmıyor, olaylar an be an takip edilebiliyor.
Kim gerçek kim sahte hemen anlaşılıyor.
Basında yer almayan, adeta yok sayılan mitingler de önümüze düşüyor, tutsak liderin içeriden gönderdiği, yapamadığı seçim kampanyasına yönelik ironik şakaları da...
Şimdi tek korkulan trafolara kedi girmesi.
24 Haziran akşamı o ekranın karşısına heyecanla oturup huzurla kalkalım.
Lütfen artık bak lütfen diyorum!