-42 yıllık sanat yaşamında oyunculuk, yönetmenlik, eğitmenlik yaptı, “Oyunlar’ı, Düşler’i, Anılar’ı” peşpeşe üç kitap yazarak buluşturdu -Ona göre tiyatro; “Oturduğunuz odada, seyirci olarak oturduğunuz bir salonda yolculuğa çıkarır; dünyanın en ücra köşelerindeki insanlarla, onların sorunlarıyla buluşturur sizi.”

TİYATRO, İNSANDAN İNSANA BİR İLETİŞİMDİR. ARAYA ELEKTRONİK YA DA MEKANİK BİR AYGIT GİRMEDEN YAPILAN BİR İLETİŞİM.(GENCO ERKAL)

"2025 Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi’ni yazan Yunan Yönetmen Theodoros Terzopoulos (Tiyatro Olimpiyatları’nın esin kaynağı ve Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları Komitesi’nin de başkanıdır) o bildiriyi şöyle bitirir;
“Günümüzün çok biçimli ‘Karanlık Çağlar’ından çıkabilmek için, hem belleği geliştirecek hem de yeni bir ahlaki ve siyasi sorumluluk şekillendirecek yeni anlatım yollarına ihtiyacımız var.”
Yine 2025 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’ni hazırlayan Gazeteci Yazar ve Sanat Eleştirmeni Hayati Asılyazıcı da “Uygarlığın, kültürün mayalandığı noktada yeşerdiğini, sevginin gücünün de sanatın kollarında büyüdüğünü” savunur ve ekler; “Tiyatro bu gücün insanlar arasında yayılmasında öncü, taşıyıcı bir alandır. Sahne ışıklarının yandığı sokaklar, köyler, kasabalar, şehirler, meydanlar ve ülkelerde cehaletin, bağnazlığın hükmü silinir. Özgürlüğün, özgür düşüncenin, düşünce özgürlüğünün, adaletin, vicdanın gücü duyumsanır. Bilimi, aklı, deneyimleri önemli bulan, güçlü kılan, sezgileri gelişmiş, çağdaş, laik insanın varlığı bu noktadan gelişir. Zenginleşen toplumların gücü bu kaynaktan beslenir. Dünyaya umut bu kaynağın korunup kollanması ile sağlanır. Tiyatro sahne ışıkları altında kendini beğenme yeri değil, aksine var olan sözü, sanatlı söyleme yeridir. Sahne güzelin bilgisi altında, düşüncenin güzellikle kuvvetlendirildiği bir büyük insanlık mabedidir(…)
Tiyatronun sırtındaki yükü hafifletecek bilgi ve bilinç ile yaklaşan Cumhuriyet’in kurucusu büyük Atatürk, ışığı alnında hissedenlere görevler vermiştir.
Tiyatroya sahip çıkmak umuda, geleceğe, insana ve insanlığa sahip çıkmaktır. Dünyayı sevginin kurtaracağını bilmektir...”

E05853E5 Bb8C 44E3 8C84 264Fe4Cf4546

-BİR GÖNÜL İŞÇİSİDİR OYUNCU-

İşte “o ışığı alnında hissedenlerden” , biri de hani Tiyatro Efsanesi Cumhuriyet Aydını Muhsin Ertuğrul anılarında der ya; “Ben hayatımı, ruhumu sağlığımı, sevgimi, kısacası her şeyimi seve seve bu tiyatro denen ideale harcadım ve bu savurganlıktan mutluluk duydum.”
İşte onun idealini benimsenmiş, onurlu azimli dirençli bir tiyatro neferidir Gürol Tonbul. Oyuncu’dur, Yönetmen’dir, Eğitmen’dir Tonbul…
Kendi ifadesiyle ”Tiyatro ile doğup, tiyatro ile yaşayan biri olarak tiyatronun bereketli toprağına bırakmıştır” kendisini.
Bu sanat dalının toplumun yüreğinde çiçekler açtıracağına inanmış ve uğruna da ömrünü vermiştir.
Mottosunu da yazmıştır; “Hayatı ve anlamını ışığın altında gösteren, Ölümü bile sevimli kılan,
Bedende kırk yüzlü-can -oyuncu- Giyotine bile gülümseyerek giden, Anların aleviyle kavrulan,
Yazgısını bir başka yüzün arkasına saklayan -oyuncu- Rastlarsın o yüze kaderin değişir, İyi ki tiyatro var…”
Tiyatroyu ve tiyatro sanatçısını bakın nasıl tarif ediyor Gürol Hoca;”İnsanı anlama sanatıdır tiyatro.
Oyuncu ise muzip, çocuksu yaramaz. Yaşamaya tutkun sahneyi. Ağarırken tanyeri. Tüm acılarına karşın -iki kalas bir heveste- Bir gönül işçisi…””

-TİYATROYA BİR BİLET-

B99A04Ed 04C5 47Ee B3E6 89B483E85739

1984’te çiçeği burnunda bir tiyatrocudur Gürol Tonbul.
Bir gün Kenterler’in sergilediği “Arzu Tramvayı” oyununu seyretmek için tiyatronun önüne gelir, ancak oyun biletini alacak kadar parası yoktur. Sonrası Gürol Hoca’dan:
“Kapının önünde dolaşıp dururken, sonradan tanıştığım Kenter Tiyatrosu’nun her şeyi olan, teknisyen, idareci Emrullah (Uzun) Bey geldi yanıma.Sordu, ‘Tiyatro için mi bekliyorsun?’. ‘Evet’ dedim. Ve ekledim; ‘Ama param eksik!’ Emrullah Bey gülümsedi,’Önemli değil, ver bakalım elindekini. Üstünü ben tamamlarım.’ Az sonra tiyatroya bir bilet elimdeydi. Arzu Tramvayı’nı seyredecektim. O an heyecandan öleceğimi düşünmüştüm. Oyun sonrası, Emrullah Bey kulise götürmüştü beni. Yıldız Kenter’le tanışmak, hayranlıkla seyrettiğim oyuncularla birkaç cümle bölüşebilmek unutulmaz anılarım arasında yer almıştı.
Bir biletle var olan Oyunlar, Düşler ve Anılar…
İlk harflerini arka arkaya koyarsanız oda olgusuna ulaşırsınız.
Tiyatro böyle bir şey işte…
Oturduğunuz odada, seyirci olarak oturduğunuz bir salonda yolculuğa çıkarır; dünyanın en ücra köşelerindeki insanlarla, onların sorunlarıyla buluşturur sizi.”

-TİYATRO ÜÇLEMESİ KİTAPLARI-

Yazı ile uğraşısı 2001de rastlamış Gürol Tonbul’un.3 yıl Şeker Sanat yazı kurulunda görev yapıp tiyatro üzerine yazılar yazmış. Aynı yıllarda çeşitli sanat dergilerine de inceleme ve oyunculuk üstüne notlar kaleme almış.
Yazı serüvenini Akşam Gazetesi Ege’ye taşımış, dört yıl Sahne Arkası köşesinde sanat üzerine yazılar üretmiş.TRT’de de çocuk programları yönetmiş, seslendirme yapmış.
Belgesel drama senaryoları yazmış.Yerel bir tv kanalında da ’Güzel Sanat’ isimli programları yapmış.
Gürol Tonbul, 2014’te “İyi ki Tiyatro Var”, 2020’de Tiyatroya Bir Bilet” ve son olarak da “Al Gözüm Seyreyle” kitaplarını “Yakın Kitabevi” etiketiyle okurlarıyla buluşturmuş.
Yazar Yavuz Ekinci ‘ye göre: ”Hayata, dünyaya, insana ve kişinin kendine bakmasını tiyatro metinleri üzerinden irdeleyen Gürol Tonbul, gözlem gücüyle, derin bilgisiyle ve sanatçı sezgisiyle bizi beklenmedik olanla yüzleştiriyor.”

Adbe8Ca7 7D5A 4Eb2 Aa83 5D046Bc271F5

-AL GÖZÜM SEYREYLE-

Üç kitabında da tiyatronun yolculuğunu-kimi zaman öznel kimi zaman nesnel anlatmaya çalışmış, dili döndüğünce; “Anlatmaya çalıştığım diyorum, çünkü çocukluğumda bir sinema salonunda seyrettiğim meddahı hiç unutamadım. Onun isim isme, cisim cisme, semt semte, insan insana benzer, geçmiş zaman söylenir, yalan gerçek iç içe vakit geçer tekerlemesini, o zaman ‘al gözüm seyreyle’ deyişini ve anlattığı hikayeleri hiç unutamadım.
O günlerde, çocukça kaleme almışım yaşadıklarımı…
Ve sonunda beni çok etkileyen ‘al gözüm seyreyle’ cümlesini yazmışım…
İlerleyen yıllar ve yaşlar içinde yaşadıklarımı bazen iki üç cümle bazen sayfalarca kaleme almışım. O günlerden aklıma takılan sorudur: İnsan niçin anlatır, anlatmak ister?
Anlatmak ve onları yazıya dökmek ihtiyacı o yıllardan gelen bu soruya yanıt bulma isteğidir belki, bilmiyorum.
Tozlu anılardan çıktı ‘Al Gözüm Seyreyle’ deyişi ve kitaba adını verdi.
Ben de o meddah gibi çıktım sahneye, sopayı üç kere vurdum yere, açtım oyunların, düşlerin, anıların kapısını ve diyorum ki; Al Gözüm Seyreyle”

-İYİ Kİ TİYATRO VAR-

Tiyatronun asıl fonksiyonu anlatmaktır.
“İnsanlığın dünyaya açılan gözü” de derler tiyatroya.
Evrensel tariftir; “Metinleriyle edebiyatı, kostümüyle görsel sanatları(Heykel, resim vs.), koreografisiyle dansı, baleyi, müziğiyle -özetle- tüm sanatları kendisinde buluşturan sanattır tiyatro.”
En saygın, en kadim sanattır! Komedisiyle de, dramıyla da…
Antik Yunan’dan bu yana ölmezliğini sürdürmüştür tiyatro.
Adana, Ankara, Diyarbakır ve İzmir’de Devlet Tiyatroları’na her şeyi vermiş, oyunculuk, yönetmenlik, eğitmenlik yapmış, az gitmiş uz gitmiş, meddah gibi açmış düşler aynalar kapısını Gürol Tonbul da tiyatro yaparak...
Anlatmış 42 yıl boyunca iyilikleri, güzellikleri. Acıyı, kederi, hüznü...
Biriktirmiş insanları, insanlıkları. O insanlar da en büyük serveti olmuş!
Elbette unutmamış kötüleri, kötülükleri de!..
Sonra yazmış üç kitabında “Oyunlar’ı…Düşler’i…Anılar’ı…”
“İyi ki Tiyatro Var”ı sloganlaştırarak…