Herkesin evlerine çekildiği bu dönemde, sokakta yaşayan hayvanların aç ve susuz kalmaması da ekstra önem kazandı. STK’ların da desteği ile kurumlar bu noktada elini taşın altına koydu; bu sayede merkezden uzaktaki bölgeler ile bir süreliğine kepenk kapatan işyerlerinin yoğun olduğu yerlerde yaşayan hayvanlara yardım eli uzanıyor.

Gönüllüler de her zaman olduğu gibi ellerinden geldiğince kendi bölgelerindeki canlara yetmeye çalışıyor.

Tabii her şey, her zaman güllük gülistanlık gitmiyor.

Yaşadığım mahalleden örnek vereyim. Ben şanslıyım çünkü bulunduğum bölgede çok sayıda hayvansever vatandaş ve esnaf var; hal böyle olunca kedilerin köpeklerin maması eksik olmuyor. Yine de sokağa çıktığımda besleme noktalarına bakıp, eksik görürsem takviye ediyorum.

Geçtiğimiz gün, hayvanlar için su bırakan olmadığını fark edip hemen temiz bir kaba su koydum ve kaldırımda gölgelik ve kuytu bir köşeye bıraktım. Ertesi gün, çoktan içilmiş olan suyu yeniledim. Bir sonraki gün gittiğimdeyse gördüğüm manzaraya hayret ettim.

Koyduğum su kabı ile yanında duran mama kabı atılmıştı. Onun yerine ise yere salçalı makarna dökülmüştü.

Betonun üzerine vıcık vıcık yemek dökmek de nesi? Evde en azından boş bir yoğurt kabı ya da eskimiş, gözden çıkartılabilecek bir kap yok muydu? Hayvanları besleyeceğim derken, sokağı böylesine pisletmek niye?

Sokak hayvanlarını beslemenin bir adabı olmalı. İnsan kendisine, komşularına, temizlik görevlilerine ve hayvanlara saygı duymalı. Kaş yapayım derken göz çıkartmamalı.

İnanın o salçalı makarnanın büyük bir kısmı yenmedi. Giderek yapışkan, kokulu bir hale dönüştü. Onu oraya koyan da yaptığı marifeti temizleme sorumluluğunu üstlenmedi.

***

Tabii bir de sokaktaki canları beslerken son derece titiz, temiz ve dikkatli davranan ama karşısına engeller çıkan hayvanseverlerimiz de var.

Geçtiğimiz gün Karşıyaka’da yaşanan olay şöyle:

Hayvanseverimiz tertemiz kaplara koyduğu mama ve suyu Bostanlı Güzel Sanatlar Parkı'nda uygun bir noktaya bırakıyor. Ama hemen bir görevli “Öyle her yere koyamazsınız, pis görünüyor” diye vatandaşa izin vermiyor.

Tabii bu şikayet sosyal medyada paylaşılınca hayvansever Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay da durumdan haberdar olmuş. Kendisi hem HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder’i aramış hem de şikayetin sahibi hayvansevere resmi bilgilendirme yapılmış.

Resmi bilgilendirmede şöyle denilmiş: “Park Bahçeler Müdürlüğümüzle görüştük. Parkta görevli arkadaşımıza bilgi veriliyor. Kuru mama olması şartıyla gerekli beslemeyi sağlayabilirsiniz. Duyarlılığınız için teşekkürler.”

Aslında dönüp dolaşıp yazımın ilk bölümünde paylaştığım konuya geliyoruz. Başkan Tugay’ın da Esin Önder’e aktardığı şu; kaba bile konulmadan sulu, yağlı yemekler sokaklara, parklara gelişigüzel koyuluyor. Başkan da doğal olarak buna karşı. Tabii ki tertemiz bir şekilde beslemesini yapana, kuru mama verene kimse karşı çıkamaz.

Aslında böyle bilinçsiz besleme yapanlar diğer hayvanseverleri de çileden çıkartıyor. Çünkü genelde onların arkasını toplamak bilinçli hayvanseverlere düşüyor.

Çözüm önerim ise şu: tüm belediyeler tek tük birkaç merkezi noktaya değil de, hemen her sokakta, hayvanların ihtiyacını karşılayacak sayıda mama ve su odağı yerleştirmeli ve bu odakların bakımı da günlük olarak yapılmalı. Hayvanseverlerin de bu noktalardaki kaplara takviye yapmaları ile temiz besleme sağlanabilir.