Çok güzel denecek kadar yeşil gözlü
anlamlı yüze sahipti.
Sinemaya 44 yıl önce bir yarışmayla girdiğinde
adı “Kartpostal Çocuğu”na çıkmış, Türkan Şoray,
Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ile
peş peşe film çekmişti.
Sonra karakter oyuncusu olgunluğuna erişti.
Jönlük bitmiş inanılmaz zor rollerin adamı olmuştu.
“Nehir”, “Maden”, “Sürü”, “Yol”, “Derman”, “Kanal”...
“Ses”, “Eylül Fırtınası”, “Karartma Geceleri”ndeki gibi!
Cannes Film Festivali’nde en büyük ödülünü almıştı.
Çok sevilen/yetenekli/üretken aktördü Tarık Akan!

* * *

12 Eylül günlerinde Almanya'da Yılmaz Güney hakkındaki
bir konuşmadan sonra İstanbul’da hava alanında
cuntacılarca gözaltına alınmıştı.
O gün yanındaki can dostu Müjdat Gezen’den bu anekdot:
“İki polis arasında giderken bana bavulunu bıraktı
ve fısıldadı;
‘Müjdat, bavulun bir gözünde telefon rehberi var.
Orada bunların hoşuna gitmeyecek kimselerin
numaraları var. Biz yandık onlar yanmasın!'’’
Barış Derneği davasından da yargılandı,
Nâzım Hikmet’in doğum yılı etkinliklerine
katıldığı için soruşturmalar açıldı hakkında.
12 Eylül anılarını anılaştırdı.
Asla sarayların, köşklerin sanatçısı olmadı!
Silivri duruşmalarında zulme, barikatlara
direnen binlerdendi.
“Atatürkçüleri, yurtseverleri zindana atıp çürütmek
istiyorsunuz. Buna hayır diyoruz” diye haykırıyordu.
1 Mayıs’larda ön saf alan, Ankara’da TEKEL,
Soma’da maden işçilerini yalnız bırakmayanlardandı.
Gezi Direnişi’ne destek verenlerden de!
İflah olmaz Cumhuriyetçi, Atatürkçü devrimcisi yurtseverdi!..

* * *

Yaşam boyunca eğilmeyen/bükülmeyen saygın Tarık Akan’la
İstanbul’da Nevizade’de aynı dost masadaydım.
Kemal Sunal’ın ölümü sonrasıydı.
Aklımda kaldığı kadarıyla söyleşi sırasında;
“Varlığım ve yaşamımdır Mustafa Kemâl” demişti.
Bir de Hayyam dizeleri okumuştu:
“Her sabah yeni bir gün doğarken/Bir gün de eksilir ömürden/
Her şafak bir hırsız gibidir. Elinde bir fenerle gelen!’’
En sevdiği filmlerini sormuştum,
“Hepsi emektir ama Sürü, Yol, Maden bir başka” yanıtını vermişti.
Sonra ona 70’lerde Necla Nazır ile İzmir’de Fuar'da çevirdiği
“Çapkın Hırsız” filmini anımsatmıştım
Sette ona soğuk su getirdiğimi, bir imzalı fotoğrafını verdiğini..
Çok mutlu olmuştu!

* * *

Sinemadan kazandığı paraları biriktirmiş, okul açmıştı.
Eğitim gönüllüsüydü. Cehaletle dinci
faşizm ve hukuksuzlukla savaşımda öncüydü!
Gericiler onu hiç sevmedi!
Daha toprağa verilmeden sosyal medyada
ona küfürler, hakaretler yağdırmalarının sebebi budur.
Bu güruhun asla insan olma şansı yoktur zaten!

* * *

Para ve ün için değil insanlık, eğitim, kültür, sanat için
harcanan inatçı hayattır Tarık Akan.
Bir yıl olmuş yitireli!
Yüreği de yakışıklıyı; yakın dostu ozan Ataol Behramoğlu'nun “İkinci Eylül” şiirinden dizelerle anıyorum;
“İşte Eylül, dünyanın bütün acıları birikmiş gibi bir kalpte
Özlenen bir sevgili gibi geliyor, bürünüp sabah sisine
Ve hazırlıyorum kendimi öpüşlerine!”

* * *

Ölümün “yüreği yakışıklı” adamı
yenmesi için onu unutturması gerekir.
Ölüm ne bilsin ki, Tarık Akan asla unutulacaklardan
değildir!