Sporun hemen her dalında, özellikle de sempatizanı en fazla olan ve ana dal olarak görülen futbolda şike adı verilen düzenbazlıklar olabilmekte ve hatta bitpazarlarında yerlere saçılan ürünler gibi ortaya da saçılabilmekte…

Bazen sağır sultanın bile duyup, gördüğünü tüm dünya bilmez ya! Daha doğrusu bilmezden gelir ya! Bazen de…

Bizde de şike, teşvik, kayırma ya da düzenbazlık yaşanmış mıdır? Ya da yaşanmaya devam etmekte midir?

İsterseniz gelin, önce, dokuz yıl geriye gidelim… 2011 yılının 3 Temmuz’una…

Ülkemizde yer yerinden oynadı. Şike davaları diye davalar görülmeye başlandı. Süper lig takımlarımızın neredeyse hepsinin adı geçiyordu iddianamelerde… Yöneticiler, futbolcular, menajerler… Hepsi de kelli felli ayrıca! Ayrıca çok bilindik simalar vardı içlerinde… 1. lig takımlarından da adı geçenler ve 1. Ligin içerisinden de birçok kişinin adı vardı bu iddianamelerde…

Velhasıl, davalar görülmeye başlandı. Hatırlatmam gerek, sadece bu kişi ya da kurumların değildi sarsılan imajları ve kayıpları! Örneğin, borsada işlem gören kulüp hisseleri tepe taklak olmuş ve şikeyle falan yakından uzaktan işi olmayanlar bile kaybetmişti. Seyirci sayılarındaki düşüşler, stat hâsılatlarına etki etmiş ve kulüpler, personel sayıları ile ilgili önlemler almak zorunda kalmışlardı. Yayıncı kuruluş bile isyanlardaydı. İzleyici sayısındaki düşüş, hem kutu satışlarını hem de reklam gelirlerini etkilemişti. Uefa (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) gözünde ülke imajımızın yerle bir olmasını, genel spor ekonomimizin etkilenmesini bilmem gerek var mı yazmama?

İsimlere takılmamıza gerek yok! Dikkat ettiyseniz hiç isim kullanmadım. Çünkü o dönemde, bu şike davalarının başında görev yapan hâkim, fetö firarisi olarak tutuklanarak ceza evine kondu. Altı ay kadar önce de şartlı tahliye ediverdiler.

Şimdi de, yargıtay ceza mahkemelerinde görülmeye devam eden yukarıda bahsini ettiğim şike davalarının bazı sanıklarının beraat edecekleri kesinleşmiş diye haberler çıkıyor. Yani suçlu değiller!

Benim biraz kafam karıştı;

ülkemizdeki spor hadiseleri içerisinde yer alan aktörlerin bazıları, şike, teşvik, kayırma ya da düzenbazlık yapmamış mıdır?

Eğer yapmamışlarsa, dokuz yıl önce açılan davalar ile neden bir dünya para ve imaj kaybettik! Neden bir sürü insanın işsiz kalmasına seyirci kaldık? Neden? Ayrıca tüm bu maddi ve manevi kayıpları kim ödeyecek? Eksiklerini kim tamamlayacak?

Yok, eğer bu kişi ya da kurumlar suçlu iseler neden bugün beraat ediyorlar?

Can alıcı bir soru daha; o gün, bu yargılamaları yapan mahkeme başkan veya heyetlerinin, terör örgütü üyesi oldukları anlaşıldıysa ve de suçlamaların asılsız oldukları ortaya çıkarıldıysa, onlar neden dışarıdalar?

Dipnot; “Arsız güçlü olunca, haklı suçlu olurmuş” Atasözü.