Plastik 50 yıldır günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası.
İçtiğimiz suyun şişesinden, satın aldığımız birçok malzemenin ambalajına, poşetten telefon kılıfına kadar her yerde plastik var.
Plastik belki günlük hayatımızı kolaylaştırıyor, ucuz olduğu için tercih ediliyor, devasa büyüklükte bir sektöre de sahip ama bütün bunlar, sokağa attığımız tek bir plastik torbanın bile Dünya'nın ömrünü azalttığı gerçeğini değiştirmiyor.

* * *

Son 30 yılda dünya genelinde plastik üretiminin yüzde 500 artış gösterdiği kaydediliyor.
Mesela 2015'te yapılan bir araştırmaya göre Pasifik Okyanusu'ndaki plastik miktarının Galler ülkesi boyutuna ulaştığı tahmin ediliyor.
Denizler plastik dolunca doğal olarak bu durum yaşamı da tehdit ediyor.
Kuşlar, balıklar, deniz kaplumbağaları ve daha birçok deniz canlısı sudaki plastikleri yiyecek zannediyor. Son araştırmalara göre, ölü bulunan su kuşların yüzde 90'ı yedikleri plastikler yüzünden hayatlarını kaybediyor. Her yıl 100 bin civarında deniz canlısının da bu sebepten öldüğü tahmin ediliyor.
Bilim yazarı Gaia Vince imzalı Adventures in the Anthropocene adlı kitapta, okyanusun her kilometrekaresinde yaklaşık 18 bin 500 adet plastik parçası olduğu da yazılı.

* * *
Hafta başında www.trueactivist.com'da yer alan bir haber plastik yüzünden ölen yüzbinlerce cana yenilerinin eklendiğini gösterdi.
Almanya'da iki ispermeçet balinası ölü olarak karaya vurdu. Midelerinin plastik ve araba parçaları ile dolu olduğu tespit edildi.
Balinaların ölümü aslında insanlığın deniz yaşamı ile ilgili duyarsızlığının da bir belgesi.
Bugün çoğumuzun umrunda bile olmayan bu gerçeğe, yarın denizlerde balık kalmadığında, gökyüzünde kuşlar uçmadığında mı hayıflanacağınız?
Her zamanki gibi iş işten geçtikten sonra mı tepki vereceğiz?
Bu durum çok sevdiğim bir Kızılderili atasözünü hatırlattı bana:
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”