Sevgili okurlarım, memleketi öyle bir noktaya getirdiler ki bir tarafta zengin ve varlıklı bir kesim, diğer tarafta yoksul ve fukara bir kesim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile atışırken şöyle demişti: "Bunlar daha iyi günleriniz."

Ne kadar da doğru söylemiş sayın Cumhurbaşkanı... Bugün aldığın bir ürünü yarın aynı fiyattan alamıyorsunuz. Ürün etiketleri her gün değişiyor. Dün pazar alışverişine gittim, ürün fiyatları beni çok şaşırttı. 2021 yılında kilosu 20 lira olan sardalya ve hamsinin 1 kilosu 50 lira olmuş. Diğer deniz balıklarının fiyatları 175-250 lira arasında değişiyor.

Çarşı pazardaki pahalılık vatandaşın canını yakıyor. Peynir fiyatlarına erişmek mümkün değil, et fiyatları almış başını gitmiş. Bir büyük AVM'ye gittim, eskiden alışveriş kuyruğunda sıra beklerdik. Bugün parmakla sayılacak kadar müşteri gördüm. Şaşırdım kaldım. Kasiyer hanımefendiye sordum, bugün müşteriniz az diye. Kasiyer hanımefendi, "Abi biz üç kasiyer çalışıyorduk. Şimdi tek kasiyer çalışıyoruz. Eski müşteri yoğunluğumuz yok. Ürün fiyatları her gün zamlanıyor, vatandaşın alım gücü yok." diyor. İktidar, vatandaşın derdiyle uğraşmıyor.

***

İktidar, önümüzdeki ilkbaharda yapılacak seçimde nasıl yeniden iktidar olurum, onun hesaplarını yapıyor. Siz 20 yıldır iktidardasınız ve olağan bir gücünüz var. 20 yılda ne yaptınız? Üretimi yok ettiniz. Bacası tüten fabrikaları kapattınız. Çiftçiyi, köylüyü, üreticiyi, esnafı perişan ettiniz. Dış borcu, iç borcu öyle böyle değil o kadar artırdınız. Gelinen noktada sonuç vahim. Siz, her şeyi dışarıdan ithal ederseniz, yerli ve milli üretimi azaltırsanız olacağı da bu olur. Memleket için, vatandaş için iyi şeyler yaptınız da sizin elinizi, kolunuzu tutup bağlayan mı oldu? Şu tabloya bakın. Bu tablo sizi hiç utandırmıyor mu? Geçen yıl 1 litre süt 7 liraydı, bu yıl 15 liraya çıktı. Yani bir yılda %116 artmış. 1 kilo pirinç geçen yıl 13 liraydı, bu yıl 28 lirayı aştı. Yani bir yılda % 117 artmış. Geçen yıl 1 kilo elmanın fiyatı pazarda 5 liraydı bu yıl 1 kilo elmanın fiyatı 14 lira olmuş. Yani bir yılda % 175 artmış. Domatesin fiyatı almış başını gitmiş. Geçen yıl 1 kilo domatesin fiyatı 7 liraydı, bu yıl 20 lira olmuş. Yani bir yılda %170 artmış. Bu nasıl bir enflasyon? İşte bu tablo Türkiye'nin gerçek enflasyonu. TÜİK, bu millete maval okumasın.

***

Memlekette gelinen nokta şu oldu: Zenginler daha zenginleşti, halkın çok büyük bir kesimi ise iyice yoksullaştı. Vatandaş artık marketlere, pazara bile gitmeye çekinir hale geldi. Vatandaşın alım gücü bitti. Hani bu iktidar yoksullukla mücadele için gelmişti? Yolsuzlukla mücadele için gelmişti? Yasaklarla mücadele için gelmişti? Gelinen nokta hiç de öyle değil. Bu iktidar, zenginlikten şımaran, yatlara katlara doymayan bir kesim yarattı. Devletin bütün ihalelerini alan dört beş yandaş müteahhit yarattı. Diğer tarafta çaresiz milyonlarca vatandaş açlıkla, işsizlikle, yoksullukla mücadele ediyor ve perişan durumda. Akşam yatağa aç giren çocuklar, sokaklarda dilenen bizim çocuklar, et yiyemeyen, süt içemeyen, yumurta yiyemeyen boynu bükük yoksul çocuklar... Yetersiz beslenmemekten zekaları gelişmiyor, boyları uzamıyor bu ülkenin çocukları...

***

Sevgili okurlarım, bu tablo Türkiye'nin hak ettiği bir tablo değil. Bu tablo hiçbir vatandaşımızın hak ettiği bir tablo değil. Türkiye bu tablodan mutlak kurtarılmalıdır. Gelişmiş ülkeler, refah devletini daha nasıl güçlendirelim hesabını yaparken, Türkiye'de yoksulluk derinleşiyor. Son sözüm: Türkiye, bu sistemle yürümez. Tek çıkar yol, demokrasiyi yeniden inşa edip hayata geçirmek, güçlendirilmiş parlamenter bir sisteme yeniden kavuşmak, güçlü bir hukuk devletini mutlaka hayata geçirmek...