Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, 65 yaş üstü sanatçılara sahnesinde yasak getirmiş. Konuk Sanatçı olarak bile oyunlarda sahne alamayacakmış o yaş üstü sanatçı artık! Şaka gibi bir haber değil mi? Oysa yaşamda 65 yaş üstü yok mudur ki, tiyatro sahnesinde de olmasın? Aklı izanı dışlayan karar bu!
***

Muhsin Ertuğrul

Çağdaş Türk tiyatrosunun öncüsü, kurucusu, büyük ustadır. Bütün yaşamını tiyatroya adamıştır.

Tiyatromuzun “temel taşı” olarak anılır. Dünyada çağdaş tiyatro sanatçılarıyla boy ölçüşen sanatçılarımızı da yetiştirmiştir. Azmiyle, direnişiyle tiyatromuz bugünkü düzeyine erişmiştir. İdealist kişiliğiyle rol modeldir.

Bakın “Anılarının Önsözü’’nde neler demiş Muhsin Hoca?; “Çocuktum, yaşamımı tiyatroya adadım. Hem sevdiğim bir işte, bir sanat kolunda çalışmak için, hem de bu sanat dalının toplumun yüreğinde çiçekler açtıracağına inandığım için. Bu inanç o kadar kök saldı ki, yarın kıyamet kopacağını bilsem bugün ’bir tiyatro daha açarım’ diyecek ölçüde bir saplantı gibi. Saplantı sözcüğü abartılmış sayılmasın; tam anlamıyla yerinde. Çünkü, yeryüzünde tiyatronun binbir derde deva olduğuna inandım bir kez. Bütün kötülüklerin, insanın insandan kopmasından, uzaklaşmasından, birbirlerinin sıcaklığını, sevgisini duyamadıklarından doğduğuna inanç getirdim bir kez.”

70. sanat yılında Ege Üniversitesi kendisine “Fahri Doktora” unvanını vermek için 23 Nisan 1979’da Devlet Tiyatrosu’nun Konak’taki sahnesinde görkemli bir tören düzenlendi. Çok hastaydı, doktoru İzmir’e gitmemesini önerdi. Muhsin Hoca, “Bu yolda ölsem de gideceğim” diyerek törene katıldı, sahneye çıktı. 5 gün sonra da yaşama veda etti. İzmir’e gelmiş, sahneye çıkmıştı. Beş gün sonra da yaşama veda etmişti. 87 yaşındaydı!

***

Yıldız Kenter… 3 yıl önce 91 yaşında aramızdan ayrılmıştı. “Yüzyılın En Başarılı Yüz Kadını’’ndan biri ilan edilmiş tiyatro deviydi. 100’ün üzerinde oyun oynamış, bir o kadar da oyun sergilemişti. Onun ismini karşısında; “Ağaçlar Ayakta Ölür” yazardı. 70. yaşını, 80. yaşını sahnede kutlamıştı.

Hep şöyle derdi o; “Yaşamak, savaştı. Savaşın güzelini tiyatroda keşfettim. Düşmeler, kalkmalar. Yıllar böyle geçti…”

Cumhuriyet döneminin mucizelerinden biri olarak gururlandırmıştır bizi Yıldız Kenter.

***
“65 yaş üstü sanatçı, sahne alamaz. Yetmedi? Konuk sanatçı olarak dahi sahnede yeri olamaz.
Vay! Vaay!! Vaaay !!!
Kimsiniz siz yahu? Karanlık geleceğin, çukur bekçisi misiniz?
SANATÇININ, yaşı olmaz. Gerçek sanatçının, eserinin sonsuzluğu olur.
Dünyaca ünlü,Vladimir Zeldin, 101 yaşında sahnede öldü. Utanın, bu örnekten...

SANATÇI toplumun, görüş açısıdır, öğreti çıtasıdır, ses hızıdır, huzur teknesidir...
Sanatçı... Ahlakın, aydınlığın, vicdanın, insanca yaşanan yolun önderidir, emektarıdır...
Modern geleceğin, Ta kendisidir ...
TİYATRO... Sahnesi, seyircisi, performansı, canlı hazinedir...
Tiyatroyu yönetenlere, önerim; Dünya tiyatro tarihine göz atmaları, okuyup araştırmaları, ders almaları...
Mesela; Konstantin Stanislavski, Michael Chekov, Jacgues Copeau, Bertolt Brecht, Antonin Artaud, Lee Strasberg, Stella Adler, Sanford Meisner, Uta Hagen ve Viola Spolin.....
Tüm bu tiyatro yaratıcıları, kimlerin hocaları? Kimlerin ilham kaynakları biliyor musunuz?
Hani, gıptayla izlediğiniz? Al Pacino, Liza Minelli, Marilyn Monroe, Dustin Hoffman, Jane Fonda, Elia Kazan, Marlon Brando, Jack Nicholson, Tom Cruise var ya?
İşte bu sanatçıların, hocaları, ilham kaynakları...

Sonuç olarak, sanatçı susturulursa toplumlar susar...
Eyyy Devlet tiyatro yönetimi...
Aldığınız bu çirkin, bu karanlık, bu akıl dışı, bu skandal karardan,
DERHAL VAZGEÇİN!

Aydınlık Cumhuriyetin kurumu olduğunuzu hatırlayın...”

Bu satırlar da Gazeteci-Yazar İsmet Orhan’ın “Ege Medyası”ndaki köşesinden!

***

Yıllar önce izlediğim C. Chapline’in “LimeLight-Sahne Işıkları” isimli filmi ve baş karakter komedyen Calvero’nun sahnede ölümünü anımsadım.

Sanatçı, sahnede yaşama veda ederdi.

Sanata, sanatçıya yaş sınırı konamaz.

Sanatçı aydındır, aydınlatır. Onun üretkenliği yıllandıkça sürer.

Bir kez daha; ömrü sahnede biter.

Sanatçın yaşı olmaz!