Sevgili yazın dostlarına, bu köşenin okurlarına Margaret Mitchell adı çok bildik, tanıdık gelmeyebilir.
Desem ki RÜZGAR GİBİ GEÇTİ…
Özellikle yaşı yetmişleri geçenlerin, sinema tutkunlarının elbette hemen anımsayacakları bu film için bellek devreye girer.
O rüzgâr gibi geçen gençlik yılları anımsanır. Elbette o klasik diye adlandırılan köklü, geleneksel, zamana meydan okuyan film gelir akla.
O yılların ünlü aktörü Clarc Gable nasıl unutulur? Oyunculuğu, etkileyici duruşu, bakışı ile…Amerikan edebiyatının en ünlü Güneyli güzellerinden Scarlett O'Hara ve Blanche DuBois'i canlandırarak sinema dünyasında ün kazanan Vivien Leigh’i de unutmam olanaklı değil.
***
Filmden önce romanın yazarı Atlantalı Margareth Mitchell’i anımsadım. Yazarın Atlanta’da şimdi müze olarak görüşe açık olan müze evle buluştum.
Margaret Mitchell’e tanıyalım isterseniz önce.
1900 yılında Atlanta’da doğmuş. Buradaki eğitiminden sonra 1922-1926 yılları arasında Atlanta Journal’da gazeteci olarak çalışmış.
Yazarın Amerikan iç savaşını ve savaş sonrasını anlatan tek kitabı Rüzgâr Gibi Geçti, ilk kez 1926’da yayımlanmış.
Amerika’nın en çok satan yapıtı olan roman, daha sonra senaryolaştırılıp 1939’da aynı adla sinemaya aktarılmış.
En yüksek gelir getiren film olma özelliğini kazanan Rüzgâr Gibi Geçti, 21 yıl süreyle bu başarısını korumuş, on dalda Oscar ödülü kazanmış.
***
Scarlett O’Hara, Amerikan İç Savaşı öncesinde, Georgia’da yaşayan güzel, aynı zamanda inatçı bir genç kızdır. Ashley Wilkes’e aşık olan Scarlett, onunla evlenemez ve Rhett Butler adında kaba, kibirli bir adamla evlenmek zorunda kalır.
Savaşın getirdiği sıkıntılar, yitikler Scarlett’i değiştirir; onu daha güçlü kılar, bağımsız bir kadın yapar.
Scarlett, Rhett’e aşık olsa da gururu ve inatçılığı onu bu aşktan uzaklaştırır.
Sivil savaşın gölgesinde yaşanan çok kahramanlı bir aşk öyküsünü konu alan film, hem dönemin Amerikası hem de aşk üzerine önemli şeyler söylüyor.
…Dense de; bir başka sav şöyle: “Popülerliğine rağmen, kölelik, İç Savaş, Amerikan Güneyi ve tarihi Atlanta betimlemesi doğru değil. Hem kitap hem de film, Eski Güney'in pembe bir resmini çiziyor, betimliyor. Kölelik kurumunu iyi niyetli bir ışık altında sunuyor”muş! Yorum yok!
***
"Rüzgar Gibi Geçti" filminin büyük bölümü California ve Arizona'daki stüdyolarda çekilir. Bazı dış çekimler için ABD'nin güneyindeki çeşitli yerler, özellikle Georgia eyaleti öne çıkar.
Filmdeki Tara Çiftliği ise Hollywood'daki bir stüdyoda oluşturulur. Çiftliğin arazisi olarak betimlenen yerler arasında Georgia'nın çeşitli çiftlikleri de vardır.
Bu film Türkiye’de 1953’ten sonra gösterime girmiş, Türkiye sinema tarihinde en çok bileti satan film olarak kayda geçmiş.
***
Eh Amerika’ya, Georgia Eyaletinin başkenti Atlanta’ya gelmişken, bu filmi anmamak, romanın yazarı Margaret Mitchell’le tanışmamak olanaksız dedim. Sağ olsun oğlum Okan da beni kırmadı, sürdü arabayı Atlanta’nın göbeğine, Mitchel’in müze olan evine.
Deniyor ki müze-ev, “10. Cadde ile Peachtree Caddesi”nin kesiştiği yerde, ”Ulusal Tarihi Yerler Sicilinde listelenen Margaret Mitchell Evi'ni barındırıyormuş.
***
Zaman su gibi akıyor, rüzgâr gibi geçiyor… Ben de sisli, soğuk bir Woodstock gününde bu yazıyla uğraşırken, Erkin Koray’ı a anarak “Öyle bir geçer zaman ki” şarkısını mırıldanıyorum.
Şarkının tersini kitabıma ad yaptığım ÖYLE BİR KALIR ZAMAN Kİ’yi de yanı başımdan eksik etmeden, zamana yazılı bir not düşüyorum.
ATLANTA / WOODSTOCK - 9 ARALIK 2025