Dünyada koşul ve kavramlar değiştikçe yönetim şekilleri de yeniden belirleniyor.

İnsanlık tarihi süresince krallıklardan imparatorluklara, burjuva devriminden sanayi devrimine, diktatörlükten demokrasiye birçok evrim geçiren yönetim biçimleri, Trump'un küreselleşme yerine ulusallaşma tezini öngören "Amerika First" yaklaşımı Çin dışında birçok ülke tarafından benimsendi. Ülkeler iç ve dış politikalarını buna göre dizayn etmeye başladılar. Bu süreç içerisinde her yönetimin arkasında bu olanaklardan yararlanmak isteyen güç odakları oluştu. 1789 Fransız Devrimi demokrasi kavramını ortaya koyarken bunun temel taşı olarak BURJUVAZİYİ, 1850'lerdeki sanayi devrimi "İŞÇİ" sınıfını oluşturdu. Çıkar hesapları partilerin politikalarını yönlendiren petrol, gıda, silah gibi lobilerin oluşmasına yol açtı. Bu lobiler günümüze kadar etkin oldu. Getirimlerini korumak için savaş, tehdit, ekonomik ve siyasi ambargo gibi yöntemleri siyaset aracılığı ile uygulamalarını sağladılar.

Nano teknolojinin gelişmesi, yapay zekanın oluşturulması bu yaklaşımların salt şirketlerin
değil bireylerin de "HEGONOMİK" güç olma heveslerini artırdı. Alan Musk, Jef Bozes Dyte Danse gibi yatırımcılar, uzayda ve dünyada insanların değer verdikleri adalet, özgürlük, çevre, bilinci gibi kavramları kendi norm ve bilgileri çerçevesinde gerçekleştirmek için Homo Sapiens tezine karşılık ROBO SAPİENS tezinizi ortaya sürdüler. Bu kavramların robotlar aracılığı ile gerçekleştirmek için, yeni bir GÜÇ ODAĞI oluşturdular. Yönetimlerin bu odağın öngördüğü şekilde siyaset yapmalarını sağlayacak bir ortamı yarattılar.

Robotların, kendi içinde evrim geçiren robotlar tarafından yönetildiği uzay kolonilerin kurulması, tarımdan sağlığa etkin olan, savaşların bile robotlar arasında yapılacağı bir dünya. Bunları gerçekleştirmek, buluşları denemek için uygulama alanları gerekmektedir.

Bunun için en iyi ortam savaş alanlarıdır. Sanayi Devrimi'nin 1. Dünya Savaşı'na yol açtığını, nükleer çağın Hiroşima'ya atılan atom bombasından sonra gerçekleştiğini
unutmayın. Bugün Ukrayna dan Pasifik'e, Hindistan'dan Afrika'ya kadar savaş çığlıkları
atan çıkar hesapları yapan herkes, böyle bir olayın ROBOTLAR DÜNYASINA atılacak bir adım olduğunu düşünmelidirler.

Lobilerin, kartellerin, politikacıların değil belirli bilgi ve birikimleri olan kişilerin ürettiği robotların egemen olabileceği bir dünya da Türkiye'nin konumunun ne olabileceği öngörülmelidir.