DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, corona virüs (Covid-19) salgını nedeni ile haftalık can kayıplarının Mart 2020'den bu yana en düşük seviyeye geldiğini duyurarak, ‘Pandemide sona gelmiş olabiliriz’ dedi.

Dünya ekonomisi tam da bu haberin takipçisi olduğu günlerde, Rusya-Ukrayna savaşı ile yeni ve derin bir belirsizlikle karşı karşıya kalmıştı. Ne de olsa 500 milyar dolar gayri safi milli hasılası ile Ukrayna ve 1.5 trilyon doları geçen gayri safi milli hasılası ve dünyanın en büyük yeraltı rezervlerine sahip ülkelerinden birisi olan Rusya’dan bahsediyoruz. Sadece Rusya’nın yüzölçümü 17.100.000 kilometrekare.

Biliyorsunuz, sahnenin açılışı, Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesi ile başlamıştı. Batı da, Amerika liderliğinde, soğuk savaş stratejilerine geri döndü ve özünde ABD’li diplomat George S. Kennan’ın teorize ettiği çevreleme politikası (Containment Policy) kapsamında, Rusya’yı sınırlama stratejisine başvurdu. Ne de olsa algılanan Batının kabusu olan Rus yayılmacılığı idi ve askeri yollarla değilse bile siyasal yöntemlerle kronik bir yıpratma ile Ruısya’nın durdurulmasını amaçladı. Eski Doğu Bloğu ülkelerinin birbiri ardından Avrupa Birliği ve NATO bünyesine alınması da her ne kadar uluslararası ilişkilerin Yeni Gerçekçilik, Yeni Liberalizm ve İnşacılık gibi temel kuramları ile açıklanamasa da Kennan doktrinleri ile uyumlu bir politika idi.

Bu savaş, Pandemi sonrası Amerika ve Avrupa’nın iç siyasetinin makroekonomik ve sosyopsikolojik dengeleri için bir dış düşman algısına ihtiyacını karşılamış görünüyor. Rusya’ya yararı da otoriter Putin yönetiminin koresyonunu perdelemek adına ülke içinde milliyetçilik soslu bir konsolidasyonu sağlaması.

***

Ama gerek pandemi gerekse bu savaş, dünyayı resesyonun kucağına attı. Enerji, gıda ve emtia piyasalarını olumsuz etkileyen savaş, küresel toparlanmayı da geciktiriyor. Ekonomi ve finans alanında faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar, savaşın ekonomik hasarının 2022'de küresel ekonomik büyümede önemli bir yavaşlamaya neden olacağı konusunda hemfikir.

Zaten, başta Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası olmak üzere bir çok kuruluş, küresel ekonomik büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti.Savaşın büyümeyi azaltacağı, enflasyonu ise artıracağı herkesin malumu.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle 2022 yılı için küresel ekonomik büyüme tahminini yüzde 4,1'den yüzde 3,2'ye çektiklerini açıkladıktan sonra, büyüme tahminindeki bu düşüşün Rusya ve Ukrayna'nın da bir parçası olduğu Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki görünümün kötüleşmesinden kaynaklandığına işaret ederek, savaş sonucu gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan artışların gelişmiş ve birçok gelişmekte olan ekonomiye etkilerini sıraladı.

***

IMF de, Ukrayna'daki savaşın yol açtığı yüksek gıda ve enerji fiyatları nedeniyle daha geniş sosyal gerilimler yaşanması olasılığını artırdığına işaret ederek, bunun küresel ekonomik görünüm üzerinde daha fazla baskı oluşturacağına dem vurdu. IMF gibi kuruluşların ekonomik kökenli sosyolojik reaksiyonlara atıf yapması hayli ilginç!

Bazı uzmanlar, Ukrayna’daki savaşın küresel ekonomiye maliyetinin şimdiden 1 trilyon doları geçtiğini hesaplamakta. Savaşın hem Rusya hem de Ukrayna için ciddi maddi kayıpları olacak ancak dünyanın pandemi travması sonrası resesyona girişini de tetiklediği ortada.

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), daha önce yüzde 4,7 artmasını öngördüğü küresel ticaret hacmini, bu yıl için yıl için yüzde 3 ile sınırladı.Üstelik bu tahmininin, Rusya-Ukrayna savaşının gidişatına ilişkin belirsizlik nedeniyle revize olabileceğini de vurguladı.

Ülkemizin toplam dış ticareti 2021’de 500 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmişti. İhracatı da 225 milyar dolar seviyesindeydi. 2021’de 225 milyar doları aşan bu toplam ihracat tüm zamanların en yüksek seviyesi oldu. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna ile dış ticareti de toplamda 40 milyar dolara yaklaşmış durumdadır. Türk-Rus dış ticaret hacmi de, 2021 yılı için 32.5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun 5.5 milyar doları ihracat şeklinde. 27.5 milyar doları ise ithalat şeklinde. Bu rakamın büyük bölümünü turizm, enerji ve gıda sektörleri kapsıyor.

Her ne kadar, bu ticaret hacminin, savaş dolayısı ile olumsuz etkilenmesi beklense de Türkiye için farklı gelişmeler ülkemizin önemini artırabilir. Batı açısından ise Türkiye’nin hem güvenlik hem de enerji arz zinciri üzerindeki kritik konumu nedeniyle daha önemli ve stratejik bir ortak olarak yeniden konumlanması bekleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası cepheleşme Türkiye’nin ABD ve Avrupa ile ilişkilerini iyileştirmesine ciddi katkılar da sağlayabilir.

Nihayetinde, dünya, Pandemi ve Savaş dolayısı ile bir resesyona giriyor. Savaşın getireceği açlık ve kıtlık beraberinde yeni hastalıklar, yok olmuş altyapılar ve uzun vadeli çözümü zor sosyal sorunlar da resesyon içinde bir ekonomide kompanzasyonu zor olacaktır.

Dünya, viral bir küresel enfeksiyonu geride bırakırken, global ekonomik resesyonun içine düştü. Sanırım, en az iki yıl buna dair primer ve sekonder sorunlar gündemden hiç düşmeyecek!