CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir grup toplantılarında belge açıklıyor.
Adalet Yürüyüşü'nden bu yana takınılan siyasi tavır bu.
Toplumsal ayrışmayı kutuplaştırmak yerine, vatandaşın temel talepleri üzerine oturtmak.
Siyaset olarak riskli, ama sonuç alıcı...
***
Anımsarsınız, Kılıçdaroğlu CHP'ye girip Grup Başkanvekili görevini üstlendiğinde bir süre benzeri bir taktik izledi.
Bekliyor, inceliyor, araştırıyor ve sonunda bir dosya açıklıyordu.
Ankara Büyükşehir eski Belediye Başkanı Melih Gökçek ve AKP'li Şaban Dişli dosyaları bunlardan ikisiydi.
***
Doğrusunu söylemek gerekirse, o zaman toplum bu kadar kutuplaşmamıştı.
Söylediklerinizi aklı selim ile dinleyen bir grup, belirli bir vatandaş kitlesi vardı.
Zaman içinde o kitle senden ve benden olarak bölündü.
Hatta o kadar arttı ki, kimse kimseyi dinlemez oldu.
***
Belediye otobüsünde hemen arkamda oturan orta yaşlı iki erkeğin konuşmasına tanık oldum önceki akşam.
Toplumsal ruh halimizi tam da anlatan durumdu.
Birisi elma derken diğeri ise armut diyordu.
Birisi hain kelimesini kullanırken, diğeri aynı eylem için vatansever diyordu.
***
Yirmi dakikaya yakın sohbet ettiler.
Anlaştıkları ya da anlaşabildikleri tek bir konu yokken, tartışmayı sürdürmeyi hiç bırakmadılar.
Birbirlerini dinlemedikleri o kadar belliydi ki, biri diğerinin sözlerini olumlamak ya da eleştirmek yerine, kendi kafasındakilerini anlatıp duruyordu...
***
Bu tartışma ya da monolog dönüp dolaşıp ABD'de görülen Rıza Sarraf davasına geldi.
Belli ki ikisi de yakından izliyordu.
Biri, diğerine aslında davanın Türkiye'ye kurulmuş bir kumpas olduğunu anlatmaya çalışırken, diğeri hayali ihracattan, kaçırılan mallardan, rüşvetten bahsediyordu.
***
Tam o sırada belediye otobüsünün orta kapısından çocuk arabalı bir bayan bindi.
Zaten kalabalık olan otobüste haliyle çocuk arabasına yer açmak için insanlar birbirini iteklemeye başladı.
Orta yaşlı iki adamdan biri, birbirlerine yer açmaya çalışan ayaktaki yolculara seslendi.
“Yan dönün, o zaman sığmanız daha kolay olur...”
Diğeri bir süre sustu, sonra gözüne kestirdiği bir gence, “Oğlum yan dön yan dön de arkandakiler de sığsın” dedi...
Herkes, gencin ne yapacağını merakla beklerken, gencin sesi duyuldu:
“Oturduğunuz yerden ahkam keseceğinize, kalkın da çocuklu bayan otursun...”
***
Ne olduysa o anda oldu...
Belli ki benim gibi otobüsün büyük bölümü, ikilinin dakikalarca süren tartışmasını dinliyormuş.
İki sıra öteden biri başka bir söz söyledi.
Arkalardan biri, bir başka konuda eleştiri getirdi.
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz?
İkisi birden ilk durakta belediye otobüsünden inmek zorunda kaldı...
***
Bu kadarla bitse iyi.
Otobüste kalanlar başladılar iki adamın bıraktığı yerden tartışmayı sürdürmeye.
Ama aynı mantık, aynı düzeyde...
Sonuçta ne mi oldu?
Sırası gelen otobüsten indi, otobüs son durağa vardı.
Karpuz gibi ikiye bölünmüş toplum, aynı otobüste gitmeyi kabul ediyor ama kimse dediğinden geri adım atmıyor.
Gelebildiğimiz nokta şimdilik burası...