Sevgili okurlarım, bir eğitimci olarak her 24 Kasım günü içimde bir sevgi ama yüreğimde de bir hüzün yaşarım. İçimdeki sevgi, bu onurlu mesleğin kutlandığı gün olmasından, içimdeki hüzün ise öğretmenlik mesleğinin giderek itibarını kaybetmesindendir. Türkiye'de her yıl 24 Kasım günü Öğretmenler Günü olarak kutlanır. 24 Kasım şundan dolayı da çok anlamlıdır: Çünkü 24 Kasım Mustafa Kemal Atatürk'ün Başöğretmen unvanını aldığı gündür. 24 Kasım günü yine Milli Eğitim Bakanı çıkacak ve "Öğretmenlerimizin 24 Kasım gününü içten kutluyorum" diyecek. Buradan iktidara ve iktidarın Milli Eğitim Bakanı’na söyleyecek bir sözüm var. Umarım söylediklerime kulak verirler. 20 yıllık AKP iktidarınızda eğitimi çağdaş ve laik olmaktan çıkardınız. Bunu kabul edin. Ama ben sizin derdinizi de anlıyorum. Bu anlayışla siz de biliyorsunuz ki fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, özgür bireyler yetişsin istemiyorsunuz.

***

Ama biliniz ki dünya her gün değişiyor. Türkiye'nin değişen ve yenilenen yeni nesiller yetiştirmeye ihtiyacı var. Yeni nesillerin temelini mantıklı, adil ve sağlam bir eğitim sistemi esasına oturtmaya Türkiye'nin ihtiyacı var. Ülkemizi, gelişen dünyada aklın egemen olacağı bir sisteme kavuşturmak gerekir. Eğitim sisteminin; hümanist düşünceyi, eleştirel bilinci, iletişim ve sevgiyi içeren bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Bugün eğitim sistemimize bir bakın. Eğri cetvelle doğru çizmeye çalışan bir anlayış sergileniyor. Bugün okulları "nitelikli" ve "niteliksiz" diye ikiye bölerek ayrımcılığı baştan kabul ediyorsunuz. Bu uygulamanız haksızlık ve adaletsizlik getirir sayın Bakan. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde böyle bir durum yok. Böyle bir uygulama da yok. Hakkari'nin Anadolu Lisesi neyse, Ankara'nın Anadolu Lisesi’nde de aynı eğitim anlayışı olmalıdır.

***

Eğitim, gelişmiş ülkelerin göz bebeği gibidir. Şöyle bir sağınıza ve solunuza bakın, dünyanın gelişmiş ülkeleri ne yapıyor acaba? Türkiye ne yapıyor? Bizdeki eğitim sistemi ile onların eğitim sistemlerini bir karşılaştırın ve tartın. Kesinlikle Türkiye sınıfta kalır. Onlar 21. yüzyılın gerektirdiği becerilere göre yeniden bir düzenleme yapıyorlar. Lise öğrencilerine 21. yüzyılın becerilerini öğretmek, onlara göre bir seçim değil. 21. yüzyılın eğitimi, sorun çözme, yöntem ve teknikleri bilimdeki gelişmelerle entegre ederek hızla yenilenmek zorundayız. "Ezbercilik bizim geleneğimizde var." Saçmalaması yerine gözünüzü bir açın ve dünyaya bir bakın. Finlandiya'da, Kanada'da, İsveç'te, Norveç'te, Yeni Zelanda'da, Almanya'da eğitimde neler yapıldığını artık bir görün. Dar kabuğunuzdan çıkıp dünyanın gelişmiş ülkelerini bir izleyin. Artık eğitim sisteminin içinde yeni tanımlar, yeni söylemler, kalıcı ilkeler olmalı. İkide bir kendinize göre yeniymiş gibi durmadan bir sistem getirmeyin. Eğitimi yazboz tahtası olarak görmeyin. Şunu unutmayın ki, artık yeni dünya düzeninde, küresel farkındalık, yaratıcılık, esneklik ve iletişim söz konusu. Bunlar bizim eğitimimizde yok. Unutmayın ki bütün bu saydıklarımız ancak öğretmenler marifetiyle gerçekleşebilir. Öğretmen, toplumun geleceğine yön verir, toplumun geleceğini şekillendirir. Gelişmiş ülkeler bunun çok farkında sayın Bakan. 20 yılda o kadar eğitim fakültesi açtınız ki çoğu çok gereksizdi. Hem nitelikten uzaklaşıldı. Bugün istihdamda yaşanan büyük sıkıntılara neden olundu. Toplumda öyle bir algı yaratıldı ki; "Hiçbir şey olmasan bile git öğretmen ol" mantığı, inanın Türkiye'yi elli yıl geriye götürdü. Halbuki şu mantık işlemeliydi: Her meslekte yer alabilirsiniz ama öğretmenlik mesleğinde herkes asla yer alamaz.

***

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim sayın Bakan. Bugün uygulanmakta olan Türk Eğitim Sistemi, denetim odaklı, korku kültürü içeren bir niteliktedir. Türk Eğitim Sistemi bu ucube anlayıştan vazgeçmelidir. Gelişmiş ülkelerin eğitim sisteminde ise gelişim odaklı değerler kültürü vardır. Öğretmen gücünü işte bu değerlerden alır.

***

Son söz: Atanamayan öğretmenlerle ilgili bir haber, bir yazı ne zaman görsem bir hüzün kaplar yüreğimi. Eskiden annelerin, babaların yüreğinde şu vardı: "Benim evladım öğretmen olacak, ülkeye hayırlı evlatlar yetiştirecek." Devlet, şimdi kendi kurduğu öğretmen yetiştiren fakültelerine güvenmiyor. Öğretmen olacakları KPSS sınavına tabi tutuyor. Bu uygulama yanlıştır, onur kırıcıdır ve bir haksızlıktır. Dünyada böyle bir uygulama yoktur. Bu ucube sistemden vazgeçin. 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlarken, öğretmenlerin özlük hakları içimize sinmiyor. Avrupa ile bir karşılaştırın, ne kadar acı bir tablo olduğunu siz de görürsünüz sayın Bakan. Her şeye rağmen tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun.